Ekim 30, 2007

AKYAKA


Akyaka Denizli’ye en yakın (175 km.) deniz demek bir anlamda ama pek yaygın olarak bilinmez. Denizli-Tavas-Kale ve Muğla 145 km.Sonrası ise Sakar geçidinden görebileceğiniz Türkiye’nin en güzel manzaralarından biri ve ardından yokuş bitmeden sağa döndüğünüzde Akyaka.Aslında yokuş’un bitip Marmaris yol ayrımındaki Gökova daha çok biliniyor.

Akyaka’da yaz aylarında kalabileceğiniz ilk seçenek ( bence tabii ) Gökova orman kampı.Çadır veya karavan turizmine uygun bu seçeneği tercih edenler Türkiye’nin en güzel kampinglerinden birinde denize girerler.Manzara,kayalık plajlar,esinti harikadır.

İkinci tercih apart oteller ve pansiyonlardır.Girişte sağda Aslı pansiyon iyidir.

Neler yenir ?derseniz balık ekmek yapan tekneler özellikle Nur abla’nın yerini tavsiye ederim.Azmak adı verilen kaynak sularının besleyip oluşturduğu akarsu boyunca sıralanan balık restoranlarının çok ama çok iyi olduğu söyleniyor.Ben yemedim yiyenler öyle diyo.Ben çok gezebilmek için kısıtlı bütçe ile hareket ettiğimden sabah akşam balık ekmek yedim Nur abla’da.Nur abla deyip geçmeyin bizzat kendi pişiriyor,ayrıca kendisi oxford mezunu oğlan anası aynı zamanda.

Herneyse gidip pide bile yiyebilirsiniz istedikten sonra.Seçenek çok.

Ne yapılır denirse Akyaka’da:Orman kampının önünden geçen yol boyunca yürünerek önce eski iskele sonra Çınar adlı plaja varılır ki süper güzellikte yerler.Ayrıca azmak boyunca yürüyüp Marmaris yol ayrımına kadar gidebilirsiniz.Orman kampından denize girebilirsiniz,fotoğraf çekebilirsiniz,tekne turları ile Gökova körfezinin güzelliklerini keşfedersiniz, daha ne olsun.Eksisi ise bu güzellikler diyarının bu mevsimde dışarıdan içeri kapağı atmaya çalışan sivrisinekler .

Nur Abla'nın teknesi

Ekim 19, 2007

BABADAĞ

Bir Babadağ evi
2003 yılı Şubat ayı ile 2005 Eylül arasında Babadağ’da çalıştım.Gün oldu devran döndü tekrar Babadağ’a döndüm.Merak edenler soruyor Babadağ nasıl bir yer diye. İşte Babadağ ve Babadağlılar…
-Babadağ Babadağ dağının göğsüne yerleşmiş,yeşillikler içinde bir küçük belde.Çok eğimli bir arazide kurulmuş.Kıpırdasa kayacak sanki.Gündoğdu mahallesi kayıyor ve heyelan nedeniyle Denizli’de Göveçlik taraflarına taşınıyor.
-Daracık sokakları ve küçük alanlı eski evleri var.Evler bir süre sonra şakuli bozulup çatlamaya başlıyor.Her yıl evlerini tamir ediyorlar.Bazı evler yağmur nedeniyle teneke kaplanmış.
-Babadağlılar çok çalışkan .Her evde eskiden el dokuma tezgahı varmış.Sabah erkenden başına geçer,arada dinlenir ,yemek yer ve çalışırlarmış.Sonradan elektrikle çalışan otomatik makineler çıkınca gece yarılarına kadar çalışır olmuşlar.
-Her çocuk bu sesler arasında doğuyor ve yürümeye başlar başlamaz bir işin ucundan tutuyor.Zamanla da dokumayı,ticaretini ve para kazanmayı öğreniyor.Ekonomiyi iyi biliyorlar.
-Babadağ yayla bir yer ama buralılara yetmemiş daha yüksek yerlerde yayla evleri yapmışlar, yaylaya gidiyor , işlerini oradan görüyorlar.Yayla’da çalışıyor,yiyor,eğleniyor,oyunlar oynuyorlar.Hayatı her şeyiyle eğlenceli ve dostça yaşıyorlar yaylada.
-Ne kadar çalışıyorlarsa o kadar da yemeyi,içmeyi ve gezmeyi seviyorlar.Babadağ Keşkeği , et yemekleri ,kızartmalar,şakşuka seviyorlar. Daha bir sürü yemek.Yemeyi sevdiklerinden olsa gerek hafif toplu bir görünümleri var.
- Dindarlar.Babadağ içi cami dolu.Yaylada da mescitler yapmışlar.Hele Göçükoluk denilen bir yerde koyu gölgelik bir patikada ağaçtan yapılmış biri var ki çok güzel.
-Gece 10 da bile birbirlerine çatkapı gezmeye gidiyorlar.Geç yatmalarına rağmen temiz havasından uyku problemi olmuyor.
-Herkes herkesin her şeyini biliyor.Sözlü iletişim yaygın ve güçlü.Bu sebeple ortak kültür herkesi etkisi altına almış ve gelenekler,ortak değerler korunuyor.Mesela her bayramın son günü evlenecek kızlar ve erkekler okul yolunda yürüyor,pazara gelen esnaftan alışveriş ediyor.Gerçek amaç ise kızlar ve erkekler birbirini görsün ,beğenenleri evlendirmek.Buna da kız pazarı diyorlar kendi aralarında.
Daha yazılacaklar var ama birazı da sonraya kalsın.Hemen sermayeyi bitirmeyelim.Aşağıdaki de okulum

Ekim 07, 2007

ENZO AVİTEBİLE VE BABADAĞLI FIRINCININ EŞEĞİ

17 Eylül’de beni ek ders için Babadağ’a çağırdıklarında arkadaşımız Nuray Tuz anlatmıştı.Babadağ çok eğimli bir yer ve dar sokaklı,bazı mahalleler, merkeze uzak yerleşim yerleri var.Bu uzak yerlerdeki insanlar da günlük taze ekmek alacaklar tabii ki.İlçenin fırıncısının bir eşeği varmış.Fırıncı hergün eşeğin iki yanına seleleri yükler içine de ekmekleri koyar,eğimli yamaçları tırmanırlar,evlerin önünde durur, ekmekleri bırakırlarmış.Zaman içinde eşek öylesine işinde uzmanlaşmış ki kendi kendine fırıncıya bile gerek kalmadan, yolları izler,yamaçları tırmanıp evlerin önünde durur olmuş.Aradan yıllar geçmiş eşek yaşlanmış,Babadağlılar motorlu araçlar almaya başlamışlar. Fırıncı da bir jeep alayım da eşeğim yaşlılığında rahat etsin , ekmekleri de jeeple dağıtayım demiş ve bir jeep alıp ekmekleri onunla dağıtmaya başlamış..Emekli edilip, dinlenmesi için işi elinden alınan eşek kendisine ihtiyaç kalmayınca bir süre sonra yemeden içmeden kesilmiş ve vefat etmiş.Kıssadan hissenizi de kendiniz çıkarın artık Ne o öyle her şeyi ben mi söyleyeceğim?

Bu yaz hayatıma giren bir ad Enzo Avitabile .Kim derseniz, ki dersiniz bilirim beni okuyanlar meraklı ve yeniliğe açık insanlardır,bir İtalyan Müzisyen.Bir grupla birlikte kendilerine özgü müzik yapıyorlar.Ritmik,çeşitli enstrümanların (saksafon,mandolin ve davulların ) yer yer araya girip solo bölümlerde hoş müzikler oluşturduğu şarkıları var.Bu yaz Montreal Jazz festivalinde bir akşam 19.00 ‘da dinledik ve ben çok sevdim.Aynı gece iki saat sonra tekrar programlarını tekrarladılar gene dinledik.Seyirciler zaten bayıldı.Dansedenler,coşkuyla bağırışlar,çagırışlar,yanıp sönen ışıklar derken hoş bir zaman dilimi yaşadık.Oglum Türkiye’ye gelirken bir yere kaydedip getirmiş.Artık hemen hemen bilgisayarı her açışımda ENZO AVİTABİLE dinliyorum neredeyse.İnsanı, meditasyon gibi, dinlendiren bir müzikleri var ve tekrar tekrar dinlenmeye uygun.Aynı meditasyon özelliğine sahip bir başka müzik eseri de AMELİE adlı film müzikleridir ki onu da çok dinlemişliğim vardır.Yalnız o müzikler bilgisayar formatlanırken silindi gitti. Yanarım ama ne diyeyim bilgisayarı göçüren kendi oglum çakı çakıvermek kolay değil.Ben ‘’Enzo Avitebile ‘’ dinlerim,diyeceğim soranlara…