Şubat 28, 2008

TURHANDE TUR'A TEŞEKKÜRLER

Gaziantep'te en güzel cartlak kebabı yiyebileceğiniz yer.Cartlak ne mi? Ciğer yorum ciğer...
Halep'te bir apartman (Cephe süslemelerine bakar mısınız ? )

Hazreti Muhammed'in Busra'da Papaz Bahira tarafından tanındığı yolculukta ,devesinin ayak izi

Şubat tatilinde 5 günlük harika bir Suriye,Ürdün turu yaptım.Öncelikle tur şirketi Turhande Tur'a ve gezide bize refakat eden sahibi Mehmet Gebel'e teşekkür ederim.,
O birrrrrr İmam
O birrrrrr Öğretmen
O birrrrrr Rehber
O güzel insan Mehmet Gebel.Gerçekten işini iyi yapmaya çalışan bir insan.
Otobüs şoför ve muavinine de teşekkürler.
Gezimizin bilgesi Aysun hanım'a,fıkraları için Hüseyin hoca'ya ve diğer arkadaşlara....
Teşekürler...
İnşallah birlikte başka gezilerde görüşürüz Ünyeliler...

Şubat 22, 2008

Suriye ve Suriyeliler hakkında

Halep Çarşısından bir görünüm:Etlerimiz
Hz.Zekeriya Camiinin içinde dua edenler

Ürdün dönüşü, Şam'da, giderken kaldığımız otelde dönüşte tekrar kaldık.Seyyide Zeynep Oteli.Yemekler için ise şehre 10 km kadar dışarıdaki bir lokantaya gittik.Çevrede ışıklarından anladığımız kadarıyla başka lokantalar da vardı.Başka yerlerde örneği var mıdır bilmem, bir köy içerisinde şatafatlı bir bina,ışıklar içinde bir lokanta.Alt kattaki salon İranlılar ile doluydu.Yemekler:humus ,ezme vb oluşan meze tarzı ,Antep,Adana kebabı gibi et ve kebap yemekleri ile etli iç pilavından oluşuyordu.Tam alıştığımız gibi.
Ertesi gün yol Halep'e doğruydu.Halep Çarşısı birbirine dik daracık sokaklardan oluşuyor ve yaklaşık 10 km uzunlukta, kocaman kapalı bir çarşı.İçinde ne ararsanız bulabilirsiniz.Et de var,altın da.Humus da bulunuyor,halı da.Çarşının girirşinde ise Hz.Zekeriya Camii bütün ihtişamı ile sizi karşılıyor.Zaten bu topraklarda nereye adım atsanız ya bir Peygambere varıyorsunuz ya da bir Sahabe'ye.
Halep'te kısa bir şehir turu ardından Kapıya yöneldik ve çıkış.Hoşbulduk Kilis.Tekrar memleketimizdeyiz.Aklımda kalanlar:
-Suriyeliler çok sıcak ve yardımseverler.Türk olduğumuzu öğrenince sıcak bir hava oluşuyor.
-Benzin ucuz olduğundan taksi ile ulaşım yaygın.Şehirleri sarı taksilerden geçilmiyor.
-Taş kaplama binaları çok güzel gözüküyor.Özellikle Halep çok güzel meydanlardan,caddelerden oluşuyor.Buraya Gaziantepliler 15 tane fabrika kurmuş.
-Suriye Dünyada en çok zeytin ağacı olan ülkelerden biri.İklim kıyılarda Akdeniz.
-Yaşam şartları belki Suriyeliler için ağır ama bize göre ucuz.Suriye Türkiye'nin 30 yıl önceki hali gibi.Daha birçok yerini gezemediğimden Suriye bir kez daha gidebileceğim bir ülke.Özellikle sahildeki Lazkiye ve içlerdeki Palmira antik kenti aklımda kaldı.İnşallah ya haci....






Suriyeli Amcalar...Amcam asasını selam vermek için kullanıyor.

Şubat 18, 2008

ÜRDÜN

Ürdün kırsalında bir Bedevi çadırı.
Ürdün'de ilk durağımız Petra oldu.Tabii gece saat 22.00 sularında vardığımızdan ilk hedef karnımızı doyurmak ve konaklama idi.5 yıldızlı Marrıot oteli gerçekten çok hoştu.Sabah kahvaltısı için indiğimiz salondan görülen manzara güneşin ilk ışıklarıyla büyülü gibi görülen vadilerdi.Susuz,taş ve kayalarla kaplı,ıssız bir manzara.Ama aşağıya baktığınızda ise otelin yüzme havuzu.Tezat'a bak.Kahvaltı sonrası toparlanıp otobüse bindik ve kısa bir yolculuk sonrası Petra Antik kenti girişinde beklemeye başladık.Çünkü Ürdün Hükümeti altın yumurtlayan tavuk olarak Petra'yı seçmiş.Adam başı 45 dolar bir para ödemeniz gerekiyor.3 saat zaman ayırabildiğimiz bir yer için güzel öpüldük yani.Peki değdi mi? Evet.
Petra en son anketlerde Dünyanın 7 harikası arasında sayılıyor.Kumtaşı kayaları içinde oluşmuş dar bir kanyon (Bizim -nereden bizim oluyorsa-Fethiye Saklıkent gibi).Girişte at ve araba ile gezdirmek isteyen ve bahşiş peşindeki ısrarcı seyislerden zor kurtulduk.(Bu arada bazı bayanların binmek için at seçerken bazılarının da seyis seçtiği rivayet olundu.Hakkaten gözü sürmeli, Johnny Depp adlı artist'e benzeyenler varmış...) Kanyonda yaklaşık 20 dk yürüdükten sonra dar bir bölümün sonunda karşınıza geniş bir kayaya oyulmuş saray çıkıyor ki muhteşem bir görüntü.(Bu saray resmi önceki yazılarımdan ''2008 planları'' adlı yazımda vardır.) Ben neden fotoğraf koymuyorum acaba? Gece pil şarz cihazında yerine tam oturmamış bir pil nedeniyle piller şarzlı değil de ondan.Olsun...
Biraz ileride kayalara oyulmuş odalar ,başka bir saray,bir tiyatro vb.karşımıza çıkıyor.Bedeviler çöl kumlarıyla harika deve resimleri yaptıkları küçücük cam kaseler,örtüler vb.satmaktadır.Petra gezisi tam da hakkıyla tamamlanmadan biter çünkü daha gezilecek yerler vardır.Petra kasabasının içinde bu defa durduğumuz yer Hz.Musa'nın asasıyla toprağa vurarak çıkardığı bir pınardır.Hem suyundan içilir hem dua edilir.
Yolumuz Ölüdeniz'e doğrudur ama yol üzerinde durduğumuz yer, İslam Tarihinin en önemli savaşlarından Mute Savaşının olduğu yerdir.Burada 3.000 Müslüman'ın 100.000 kişilik Bizanslılara karşı acımasız savaşı gerçekleşmiştir.Sahabe ziyaretleri ile Savaş anlatılır ve o günler tekrar anımsanır.
Güneş ışıkları dağların ardında kaybolmaktadır.Dağların ardı İsrail'dir.Lut Gölü'ne yaklaşıldığı sıklaşan güvenlik noktalarından bellidir.Zira Lut gölü, Ürdün ile İsrail arasında sınır oluşturur.
Lut Gölü deniz seviyesinden 460 m aşağıda,çok tuzlu bir suyu olan,bu nedenle çok kıvamlı ve kaldırma kuvveti yüksek olan bir göl.İnsanlar oturur gibi suyun üstünde kalabiliyor.Lut kavminin helak olduğu bu yerden sonra akşam konaklayacağımız Amman'daki otele doğru yöneldik.


Amman:Otobüs camı yansıması da var ama bu da böyle olsun.
Ürdün'den aklımda kalanlar:
-Başkent Amman beyaz taş kaplı binaları ve caddeleri,meydanları ile sokaklarındaki lüks araçlarla zengin bir batı ülkesinden farksız.(Petra'ya her girenden böyle para alırlarsa zengin olurlar tabii.)
-Kral Abdullah ile babasının veya aile üyelerinin resimleri heryeri süslüyor.Adeta heryere aile albümlerini asmışlar.
-Bir Arap ülkesinin sıcaklığından ziyade bir batılı soğukluğu var.Aradaki mesafeyi hissediyorsunuz.
-Gümrük kapısında parmak izi alıp kamera ile fotoğrafınızı çekiyorlar.Güvenlik kaygısı yüksek.
-Otelin karşısındaki bir berber tabelasında kimin resmi vardı dersiniz?Benim değil herhalde.Tarkan'ın

Şubat 13, 2008

Malula ve Şam

Kasyon Dağı:İlk cinayet mahalli (Kabil'in Habil'i öldürdüğü yer ) , bugün Şam manzaralı bir teras
Malula'da Saınt Takla Manastırında sabah ayini
Malula; Şam yakınlarında,çevresinden epeyce yüksekte,kayalara sırtını dayamış bir kasaba.Burası Meryemana’nın Hz İsa’yı alarak Romalılardan kaçırdığı ve 12 yaşına kadar yaşadıkları yer.Halkı İlk Hristiyan dili olan Arami’ce konuşuyor ve hala Hristiyan inancını sürdürüyorlar.Kayaların arasından çıkan kutsal su’dan içip, kendilerini Hz. İsa’ya adamış Rahibelerin birlikte ilahiler okudukları Saint Takla Manastırını gezdik.İnsanın içine işleyen bir ruhani hava hepimizi sardı.Kahvaltımızı da bu kartal yuvasını andıran kasabanın en tepesindeki Malula Otel’de yaptığımızdan Şam’a doğru yola çıktık.
Ve Şam’dayız.Ortadoğu’nun tüm havasını yansıtan Şam’da ilk durağımız Süleymaniye Medresesi oldu.Mimar Sinan tarafından yapılan Medrese yakın zamanlara kadar Suriye-İsrail savaşına ait uçak vb.eserlere ev sahipliği yaparken artık Türkiye Cumhuriyetine bırakılmış ve bize ait eserleri sergileyecek.Camii,talebe odaları,havuzu ile çok güzel bir eser.Arka bahçede ise son halife Vahdettin ve yakınları ebedi istirahatteler.
Şam’daki akşam gezintisi ise Emeviye Camii için oldu.Emeviler tarafından yaptırılan eser bir mimari harikası.Geniş bir bahçe’den sonra dikdörtgen dev gibi cami’ye giriliyor.Dört mezhebe ait minberler,ders veren din alimleri,dinleyenler,Dua edenler,namaz kılanlar derken son derece huzur veren bir ortamı yaşıyorsunuz.Çıkışta ise yaklaşık bir kilometre kadar uzunluktaki ve sağlı sollu dükkanlarıyla Hamidiye Çarşısı uzanmakta.Tipik şark görüntüleri içerisinde alış veriş yapan insanlarla dolu burası. Otobüslerin yanına vardığımda yalnız olduğumu anlayınca az ilerideki meydana kadar gidip geleyim dedim.Meydanda gene bize ait bir eser beni bekliyordu.Hicaz demiryolu’nun bir durağı:Şam İstasyonu.
Şam o gece bizi misafir etti ama bize gösterecekleri bitmemişti.Oteldeki konaklama ardından Hz Ali’nin evlatlarından Seyyide Zeynep Cami otelin hemen yakınındaydı.Kubbesinde kullanılan 5 ton altın ile pırıl pırıl parlıyordu bu muhteşem İran eseri.
Bilal-i Habeşi ve diğer sahabe mezarlarını ziyaret,dua edip fatiha okuma ile devam eden gezide tekrar gelmek üzere Ürdün’e doğru yola çıkıldı.
Biz Şam’ı bıraktık ama o bizi bırakmadı.Ürdün dönüşü Şam akşam saatlerinde karşıladı bizi.İlk durağımız ise Şam’ın batısındaki Kasyon dağı oldu.Kabil’in Habil’i öldürdüğü ve insanlığın ilk cinayetinin işlendiği bu yerde ne olay yeri inceleme ekibi vardı ne de savcı.Olay olalı binlerce yıl geçmiş insanlar artık toplu cinayetlere başlamışlardı.Kasyon dağından Şam manzarası ise tek kelimeyle harikaydı.Işıl ışıl Emeviye Camii,Başkanlık sarayı,meydanlar,caddeler ile Ortadoğu kenti karşımızdaydı.



Şam'da Hamidiye Çarşısı

Seyyide Zeynep Camii

Şubat 09, 2008

Suriye-Ürdün Turu

Suriye Hama'da Dertli dolap
Suriye'ye hoş geldik.....

Siz sevgili okurlarıma yazı konusu olsun diye kendimi feda ettim ve bir haftadır yollardayım.Denizli G.Antep yolu 15 saate yakın sürüyor.Yol temizdi ve sorunsuz gittim.Antep'e vardımki abooooo.Ne olmuş bu G.Antep'e böyle.Eskiden oturduğum eve gittim.Afedersin bacım deyip esaslı küfürler sıralayan Nevruz teyzeyi gördüm.Kahvesini içtim.Bizim mahalle ve ilerisi şehrin en pahalı kesimi olmuş.Evler 150.000 ytl'den başlıyor.Öğretmenevinde kalıp Ciğerci Mustafa'ya,İmam Usta'ya uğradım.30 yıllık öğretmen ve Gaziantep Fen Lisesinin sembol ismi Kadir Cankurtaran'la Öğretmenevinde karşılaşıp sohbet ettim.Şehri gezdim.Maziye baktım fakat göremedim.
Turhande Tur bize 5 günlük mükemmel bir tur organize etmiş.Ünye kökenli bir grup ile güle oynaya neşeli,kültürlü ve rüya gibi bir gezi yaptık.artık geziye geçebiliriz.
1.Gün
Öğleden sonra Ulu Cami önünde buluşup otobüslere bindik.Kapıya vardık ki o da ne?Elektrikler kesik ve kapı (Gerçekten otomatik kapı) açılmıyor.Yaklaşık 1 saat bekledik.Elektrik geldi.Komşuya geçtik.Pasaportların kontrolü,Suriye Lirası alalım falan derken 3 saat kapıda oyalanmışız.Para bozdurduğumuz Banka şubesi ise üstünde battaniye olan bir divan,bir masa ve sandalye ile bir mazot sobasından oluşuyordu ve tam bir bakımsızlık eseri idi.
Gece geç vakit Halep'e girdik ve doğruca yemek yiyeceğimiz Lokantaya gittik.Yarım küre şeklinde rengarenk ışıkları olan bir yer.Kebaplar soğuk olmasa tam süper olacaktı.Mezeler ve salatalar ile şahane bir yemekti.Arapça bilenler sorup öğrenmiş,5 dolar civarında bir bedel tutuyormuş.
Neyse karnımızı doyurup yola devam ettik ve Hama'ya ulaştık.Burada Asi nehri üzerine kurulmuş ve dolap denilen nehirden su alma dolabını gördük.Yunus Emre'nin '' Dertli Dolap'' dediği ve gıcırdaya gıcırdaya su alıp şehre dağıtan bu dolaplar restorasyonda olduklarından çalışmıyorlardı.Gece yola otobüste uyuyarak devam ettik.Artık ne kadar uyunursa.


Gaziantepte yılların Fen Lisesi Kimya öğretmeni Kadir Cankurtaran