Ağustos 27, 2008

UZUNGÖL'DEN RİZE'YE

Rize'de görülecek yerlerin başında Ziraat çay bahçesi geliyor.meydan'dan dik bir yolla çıkılan bir tepedeki Çay Bahçesinden Rize manzarası.
Yine bir ayrıntı.Rize'de bir minarenin şerefe süslemeleri
5.GÜN:sabah erkenden kahvaltıyı yapıp Trabzon'a ve dolmuş duraklarından bilet alıp Uzungöl'e doğru yola çıktım.Yine çiseleyen bir yağmur ve muhteşem uzungöl.Ortalık Arap turist dolu.Burası çok güzel manzaralı,dinlendirici ve sakin bir yer.Etraf bir anda sisle kaplanıyor.Bir süre yol boyunca Göl etrafında dolaşıp fotoğraflarını çektim,tereyağında pişmiş alabalık ve salatadan oluşan yemeğimi de yedikten sonra of'da indim.Artık yeni hedef Rize.Akşam daha olmamıştı ve Rize'de öğretmenevinin yönlendirdiği otele yerleştikten sonra Rize'yi gezebildiğim kadar gezeyim dedim.Önce Rize Ziraat çay bahçesine gittim.Burası tepede kurulmuş,Tüm Rize'yi gören,Çay içilen,dinlenilen hoş bir yer.Aynı zamanda bir botanik bahçesi.Akşam olmadan Rize Kalesine de çıkayım dedim.Ama oldukça yokuş tırmanarak gün batımında Rize Kalesine ulaştım.kale'den Rize manzaraları çektim.Oldukça küçük bir yer Rize.Akşam ve otelde dinlenme

Rize Kalesinden ''Rize'de Akşam'' görünümü


Klasik bir görünüm ama ben yine de ekledim;Uzungöl


Uzungöl küçücük bir göl ama onun da bir adası var.Uzungöl'de Ada.




Ağustos 23, 2008

SÜMELA

sisler içinde Sümela Manastırı,gizemli ve ulaşılmaz bir görüntüsü var.
Manastır Girişi;Ortada küçük bir avlu ve etrafında kilise,odalar bulunuyor.
Sabah erkenden kalkıp Trabzon merkezden Sümela manastırına gitmek için otobüs firmalarına baktım.Merkezdeki şirketler Sümela turu için 20 ytl ye bilet kesiyorlar.Gidiş dönüş.Eğer Maçka'nın kendi minibüsleri ile gitmek isterseniz onlar da 15 ytl'ye gidiyorlar.Çok virajlı bir yoldan vardığımız Sümela çisildeyen yağmurla karşıladı bizi.Şoför neredeyse manastırın kapısına kadar çıkardı.Serin bir havada manastırı gezdim.Giriş 8 ytl çıkışta kıvrım kıvrım ve dik patika bir yolu izleyerek aşağı indim ve tesislere geldim.Normalde hristiyanlar ve diğer ziyaretçiler bu yokuş ve patika yolu tırmanarak Sümela'ya ulaşıyorlar.Tesisler dere kenarına kurulmuş.Ne yiyeyim derken karadeniz yöresel yemeklerine takılayım dedim ve Kuymak ile Hamsiköy Sütlacı oldu tercihim.Çok ta güzeldi yemekler.Sonra dönüş ve tekrar Trabzon.Akşama kadar gezip akçaabat'a dönüş.

Avluya bakan duvar çok sayıda mozaik barındırıyor.Herbiri İncil'den konuları işleyen tasvirler bunlar.


Bundan yüzlerce yıl önce yapılmış bir Hz.İsa tasviri.



Sümela Veda ederken dağın yamaçlarında ihtişamla varlığını sürdürüyor.




Ağustos 20, 2008

sera gölü ve trabzon

Trabzon Sera gölü:Heyelan sonucu oluşmuş minik bir göl
Trabzon Ayasofya Kilisesi ;Mozaikleri,manzarası var.

Trabzon'da tepeler ve aralarında dereler var.Bir dere yatağının ıslah edilip park haline dönüşümü görülüyor.

3.GÜN:TRABZON sabah erkenden kalkıp Uygulama otelinde kahvaltımı yaptım ve doğruca Ordu.Garaja yeni giren ve hemen hareket edecek otobüse bindiğim gibi Akçaabat.Yolda verilen molada akçaabat otelcilik ve Uygulama otelinde yer olmadığını öğrendim ve yapılacak 2. seçenek öğretmenevine gitmeye karar verdim.Zemin katta herkesin kalmadığı oda boştu ve kalacak tek yer burasıydı.Eşyalarımı bırakıp doğruca gezmeye çıktım.İlk hedef, yolda levhasını gördüğüm Sera gölü.Trabzon yolunda Yıldızlı Beldesine vardım.Dolmuştan inip 2- 3 km'lik yolu yürüyerek kah böğürtlen yiyerek,kah fotoğraf çekerek tamamladım ve heyelan sonucu minik bir derenin önünün kapanması ile oluşan Sera gölüne ulaştım.Güzel,sakin ve dinlendirici bir yer.Dönüşte doğruca Trabzona giden bir dolmuşa bindiğim gibi dooooğru Trabzon.İlk durak ana yola yakın Ayasofya Kilisesi.İçerisinde çok güzel mozaikler var.Manzaralı güzel bir yer.Devamla şehir turu yapıp Trabzon Müzesine vardım ki kapalı.Niye?Pazartesi olduğu için.Uzun çarşıyı,Zağanos Paşa köprüsünü ve Atatürk meydanı/Taksim'i gördüm.Şehir Tarih kokuyor.8 yıllık iktidarında imparatorluk sınırlarını 2 kat genişleten Yavuz Sultan Selim burada şehzadelik yapmış.Eşi Gülbahar Hatun adına cami ve türbe yaptırmış .Oğlu da burada doğmuş ve Osmanlıyı zirveye çıkarmış.Kanuni Sultan Süleyman.Şehirde kent kültürü var.Plaj gibi bir yere kurulmuş havalimanı ile ilginç bir yer Trabzon.Burada da var bir Boztepe.Buraya dolmuşla çıkıp tepeden trabzon resimlerini çektim.Kızlar manastırını gördüm ve artık yeter deyip Akçaabat minibüslerini bulup öğretmenevine döndüm.Burada ne yenir?Akçaabat köfte.Çarşıda bulup bir usta yemeğimi yedim (Bu Karadenizde ne güzel yiyecekler var be) ve bir gün de böyle bitti.


Trabzon merkezde Cami'ye dönüşen bir kilise.Kilise onlardan minaresi bizden.



Kanuni Sultan süleyman Heykeli



Ağustos 18, 2008

KARADENİZ'DE İKİNCİ GÜN :ORDU

Ordu merkezde yerel müze;Paşakonağı.Bir zengin yaşam örneği
Paşakonağında oturma odası ve konu mankenleri
Ordu; Karadeniz'in fındık başkenti.Dere, tepe, yamaç heryer fındık bahçesi.Önce merkezi kısaca gezip Paşakonağı adı verilen yerel müzeyi gezdim.Daha sonra aynı yolla gidilen meşhur Boztepe'ye doğru yola çıktım.Yolun yarısında yorulup dolmuşla devam ettim ve Boztepe'ye vardım.Boztepe tüm Orduyu kuşbakışı gibi gören müthiş manzaraya sahip bir yer.Bol bol fotoğraf çektim.Arka taraftaki bir yolu izleyerek Perşembe yönünü de fotoğraflayıp yürüyerek Kumbaşı semtine indim.Ordu limanını,eski Kilise'yi ve öğretmenevini gördüm.Ordu genel anlamda benim için bitti.Sayacak Olursam,Yason burnu,hoynat adası,Çaka ve Efirli plajları,Paşakonağı ve özellikle Boztepe Ordu'nun görülecek yerleri.Uzun kalırsanız da Perşembe ilçesi ve buradaki kışlaönü limanı,içerilerdeki Çambaşı yaylası diğer gezilebilecek yerler arasında.Çarşı pazar gezmeleri de yapıp Ordu'yu bitirdim,Yola devam etmek gerek. yarın Trabzon'a doğru yola çıkıyorum.



Ordu'nun en güzel manzarası burada.Burası Ordu boztepe.Tüm şehir ayaklarınızın altında.Tesislerde oturup dinlenebilirsiniz.Fiyatlar makul.


''Emekli olayım da bir kayığım olsun,hergün balığa çıkayım '' cümlesinin canlı örneği.


Ağustos 14, 2008

KARADENİZ'DE İLK GÜN;PERŞEMBE

Yason Burnundaki kabartma;İlkçağ mitolojisindeki Altın Post hikayesinin bir parçası
Yason Burnu;Uzaktan burun,Kilise ve yemyeşil çayırları görülüyor.

Büyükağız Köyü sahili;Öğleden sonra deniz kabarmış,dalgalar sahile kabararak geliyor.Karadeniz işte.
Meşhur Karadeniz gezisine sonunda başladım.Denizli Ordu yolculuğu sonrası Perşembe Anadolu Otelcilik ve Turizm meslek lisesine yerleşip geziye başladım.İlk gün olmasına rağmen 10-15 km yürüdüm.Kışlaönü limanında çay içip bir minibüse binerek Büyükağız Köyüne kadar gittim.Burada inerek Büyükağız köyünü gezdim.Sahildeki İlköğretim okulunun bahçesine çadır kurmuş ve fındık toplamaya gelmiş Güneydoğulu erkek ve kadınlar gördüm.Genç bir erkek elimdeki fotoğraf makinesinden dolayı beni gazeteci zannedip hallerini anlatmaya başladı.Birkaç resmini çektim onların.yolboyu yürüyüp yol kenarında rastladıklarımla konuştum.Bir aile yemekleri hazırlamış mevlit saatini bekliyorlardı.Epeyce sohbet ettik ama yürünecek yol çoktu ve mevlitin başlamasına da çok vardı.Yason burnuna vardığımda yemyeşil çayırlarla kaplı bir burun ve ucunda kilise manzarayı oluşturuyordu.Günbatımı fotoğrafı çekmek için de epeyce beklemem gerektiğinden vazgeçtim.Yürüyerek Çaka plajına geldim.Ordu'nun en güzel plajlarından biri burası.Artık yorgunluk iyice bastırmaya başladı.Devam edemeyeceğime karar verip bir minibüsle Perşembe'ye döndüm.İlk gün için güzel bir başlangıç oldu.Balıkçıdan 5 ytl'ye aldığım çipurayı balık pişiricisi yanına salatasını da ekledikten sonra masaya koydu.5 ytl de ona verince 10 ytl'ye neffis bir akşam yemeği oldu doğrusu.Perşembe'deyim.Balık başkentinde.

Büyükağız Köyünde sahilde çadır kuran güneydoğulu amcam.



Çamburnu;Yolum üzerinde çok sayıdaki koylardan biri daha ama çok güzel ve sakin yerler.




Okulun Otel'inden çıkmışım ve karşımda Perşembe;Balık memleketi.