Mayıs 24, 2012

Fas ve Faslılar

Fas ,Krallıkla yönetiliyor.Türkiye gibi farklı etnik toplulukları ,dinleri,milliyetleri barındıran ilginç bir ülke.30 milyon civarında nüfusu var.Ağırlık Mağribi denilen Araplar.
Müslüman Araplar Emevi devleti zamanında buralara gelmişler.İslamiyeti getirmişler.Araplar buraya gelmekle kalmamış İspanya'ya da geçmişler.Cebel-i Tarık boğazı geçiş yolu olmuş.Burada Medina denilen eski dar sokaklı dükkanları olan yerleşim alanlarını kurmuşlar.Camileri tek minareli ve çatılı.
Berberiler diğer bir grup.Özellikle  güneyde ve güneydoğudaki çöl bölgelerinde ve yakınlarında varlar.Uzun boylular, mavi renkli cillabi giyiyorlar.Çöl insanarı.
Yahudiler , 1490 'larda İspanya'dan kovulunca bir bölümü buraya yerleşmişler.İsrail'den sonra en rahat yaşadıkları yerlerden.Varlıklı bir topluluk.
Fransa sömürge yılları Fransa etkisi ve Fransızcayı burada egemen kılmış.İki dilliler.Fransızca ve Arapça.Sokaklar Fransız yapımı araçlarla dolu.
Bunların dışında farklı milletlerden birçok insanı da barındırıyor.Sokaklar gece olunca Afrikalı seyyar satıcılara kalıyor.
 Halk genelde fakir.Yapılar eski ama özellikle Marakeş ve Tanca'da modern yerleşim alanları çok ve güzeller.Kalkınma gözle görülür düzeyde.Çocuklar heryerde çocuk .Casablanca'da  okyanusa yüzmeye giren bir grup.
 Cilbab adı verilen uzun giysileri giyiyorlar.Geceleri simsiyah cilbab içindeki bir Faslı daracık bir sokakta köşeyi dönerek karşınıza çıktığında ürkütüyor tabii.
 Burada da gençler gençliklerini yaşamaya çalışıyorlar.Çalışmak için Avrupaya özellikle Fransa'ya çok göç etmişler.Avrupa yakın.
Unlu mamuller üretimi yaygın.akşam olunca pasta ve kekler alınıyor...
 Ekmek temel gıda.Pideye benzer ve güzel:Lezzetli.Sokaklarda satılıyor,seyyar satıcılar da satıyor. Bir de Fransız Baget ekmeği var.İnce , kabuğu sert ve kırıklanıyor.


 Ülkede ulaşımın en kolay ve ucuz yolu tren.Ana hatlarda tam vaktinde ve ucuz olarak çalışıyor.Güzel de Garlar yapmışlar.Türkiye ile kıyaslanmaz üstünler.
Fas fakir ama umutlu , misafirperver insanlar ülkesi:turizmde marka olmaya çalışıyorlar.Çöl filmleri çekiliyor ve destekleniyor.Meyve sebze bol ve ucuz.Fiyatlar genelde Türkiye'ye yakın.Balık ve su ürünleri bol.Yaygın beklenti aksine çöllerle içiçe değil.Yeşil.Tavsiye ederim.Gidilesi bir ülke.

Mayıs 20, 2012

Essaourıa

Essaourıa Fas gezimin son noktası oldu.Atlas Okyanusu kıyısında , Portekizlilerin kurduğu bir kent.Aslında Fas'ın güney kıyılarında daha bilinen merkez Agadir.Agadir için Fas'ın Antalya'sı deniyor.Bu kadar turistik bir yer ise beni çekmez.Otel görmek için gidemem deyip Essaourıa'yı seçtim.Marakeş'e 3 saat uzaklıkta.
Sahilde bir adaya  inşa edilmiş bir Kale (Mogador adası ) , kalenin karşısında Surların koruduğu bir kent burası.Surlarda toplar.Surların ardındaki kentte Medina ve içinde daracık sokaklar labirent gibi uzanıyor.Liman ve balıkçı tekneleri , Martılar , koku buraya tam bir sahil havası veriyor.
Kaybolmak burada mecburiyet sanki.Elimde harita sora sora zor buldum Hostel'i.Eski bir Fas evi.Riad deniyor bu evlere.Yerleşip kendimi sokaklara attım.Kapıdan çıktığım anda yolu kaybediyorum.Hayret bişey.Sokaklarda altyapı çalışması var.Kazılıyor,küçük iş makinesi gidip geliyor.Toz,çamur sokakta kalabalıktan yürümek zor derken kaos ortamı insanı içine çekiyor.Sahildeki kale,kafeler,dükkanlar derken Liman ,balıkçılar ortam adeta insanı şaşırtarak kendine çekiyor.Yukarıda Limandaki tekneler görülüyor.

Günbatımı burada bir ilginç.Alıştığımız uzun gurup yok.Güneş Türkiye'ye göre nisbeten kısa sürede batıyor.Ekvatora yaklaştıkça doğup batma süresi kısalıyor.Ekvatorda lambayı açıp kapama gibi sanki ama Norveç'e giderseniz de batmak bilmeyen güneş görülür.Herneyse med - cezir olayı da gayet güzel görülüyor.Sahilde top oynayan gençlerin yanından geçerken otomatik ayarlayıp makine beni çeksin diye karşısına geçtim.O ara kale boş takım karşı kaleye hücum etmekte.Makine beni çekti.Tam gidip alayım diye hareketlendim amanın sular kabardı kabardı ayakkabılar paçalar su içinde.Makine demirden minik  kale üstünde , kaptım çıktım ama baya şaşırdım.
Upuzun bir sahil , sahilde develer,ATV motosikletlerle gezenler , yürüyenler ,koşanlar burayı hareketli bir yer yapıyor.Medina içi zaten sürekli kalabalık.Bol bol yürüdüm.Kafelerde çay ve kafuli içtim.Deniz pardon okyanus mahsullerinin tadına baktım.Güzeldi burası da .3 gün kaldığım Essaorıa'dan güzel anılarla ayrılıp Otobüsle uzun bir yolculuk sonrası başladığım noktaya döndüm.Casablanca'da geçirdiğim bir gece ve ertesi gün uçak beni Sabha Gökçen'e uçurur.Hoşçakal Fas.

Mayıs 19, 2012

Marakeş (Marrakech)

 Bir uzun tren yolculuğu ve kompartmanda sohbetlerle sıkılarak ikindi vakti Marakeş'e vardım.Pırıl pırıl bir güneş ve insana '' iyi ki yaşıyorum '' dedirten bir hava karşıladı beni.Marakeş çok güzel ve Fas'ın marka şehri.Ünlüler , turistler burayı hiç boş bırakmıyor.Evler kırmızı renkli kumdan yapıldığı için kızıl şehir de deniliyor.Şehir geniş bulvarları ,meydanları , souk adı verilen çarşıları ile gezmekle bitecek gibi değil.Buranın en meşhur aktivitesi ise her akşam Jema El Fna adlı meydanında kurulan ve ortaçağ'ı hatırlatan görüntüler.Bu meydan insanların toplandığı ve akrobatları ,müzisyenleri,yılan oynatıcıları,maymuncuları ile tam bir curcuna.Büyük mangallarda şişler pişiyor,portakal suyu satıcıları sıralanmış,salyangozcular bir tarafta,kek ve çay satanlar,dövme işleyenler,şifalı bitkileri ve kremleri ,ilaçları satan uzun mavi giysili berberiler.Her akşam insanlar buraya akıyor.Fotoğraflar çekiliyor tabii bahşiş karşılığında.Hiç kimse parasız kendini çektirmiyor.Şahin gibi fotoğraf çekenleri gözlüyorlar.ben çaktırmadan birkaç tane çekebildim.Yukarıda Marakeş'in Simgesi Kutubiye Camii'nin minaresi görülüyor.
 Yerel giysileri ile Bir müzisyen.Toplananlar için şarkılarını söylüyor.
 Marakeş'te Bahia Palace 'ın ikinci kat penceresinde bir güzel.Güzellikte onunla yarışan oyma ağaç işçiliğine de dikkat.
 Menara Bahçeleri yeni şehir alanında dev gibi bir zeytinlik.Burada sulama amaçlı havuz ve çevrsi de turistik bir yer haline gelmiş.Havalanan uçak ile bahçedeki minik köşk güzel bir manzara oluşturuyor.
Marakeş'in yılan oynatıcıları bir turist ile maharetlerini sergiliyorlar.
2 gün kaldığım Marakeş Tanca ile birlikte Fas'ta en çok sevdiğim yer oldu.Büyük Medinası ve bitmez tükenmez dükkanları halka ve özellikle turistlere alışveriş çılgınlığı yaşatıyor.Deri,koku,argan yağı ,ahşap oyma işleri,otantik berberi ürünler,Cillabi denilen uzun yerel giysi ve daha niceleri.Buraya uzun zaman ayırmak gerek.
   Marakeş konum ve diğer özellikleriyle de çekim merkezi.3 saat uzaklıkta Atlas okyanusu var.Deniz ve balık ürünlerinden yararlanıyor.2 saat uzaklıkta Ourzazate adlı kent çöl filmleri çekilen kumdan bir kent.Marakeş çölün giriş kapısı yani.4 saatte trenler başkent Casablanca'ya ulaştırıyor.Birkaç saatlik mesafede kuzey Afrikanın en yüksek dağı var.Etrafında zengin turistler için golf alanları yapılmış.Lüks tüketime yönelik mağazalar da eksik değil.Neticede Marakeş çok özellikli bir kent.Sabah aldığım kent haritasında gösterilen turistik merkezlerin hemen hepsine gittim.2 gecemi Jema El Fna meydanında eğlenerek geçirdim..Öğleyin otobüs beni Fas'taki son yer olan Essaourıa'ya götürür.Gezi bitiyor.

Fes (Fez)

 Fes ,Fas isminin kaynağı sanırım.Batılılar Morocco,Kendileri Maroc diyor.Mağrip de kullanılıyor ama biz Fas demişiz.Fes adlı başlık da buradan kaynaklanabilir.
Medinanın dışında bir hostele gece saat 10'da varıp güç bela bekçiye derdimi anlattıkan sonra  yönetici bir hışımla geldi.Kızgınlığı her halinden belli oluyordu.Gecenin bu saatinde beni yordun der gibi.Neticede bu gece de başımı sokacak bir yer bulmuştum.
Ertesi sabah kiraladığım Petit Taxi beni Medinanın aşağı kapısında bıraktı ve ben doğaçlama dolaşmaya başladım.Tabii bunu yaparken her sokağa girmek gerekmiyor.İnsanların yoğun aktığı sokakları izlemek daha güvenli yoksa labirentte dolaşan fare gibi çıkmaz sokaklarda dolanıp kalmak gerekecek.Kaldım da oradan biliyorum.
 Bir riad.Yani Fas evi.Dışarıdan bişeye benzemeyen ama içeride bahçesi odaları olan bir yapı ve ince ağaç işçiliklerin fotoğrafını çeken bir fotoğrafçı.
 Tipik Fas yapılarına ait bir kapı örneği.O kadar yaygın ki insan hangisini çekeceğini şaşıyor.
 Fes'te  Medina ana dolaşım yolunda bir çıkmaz sokak içinde huzur merkezi bir Cafe.Cafe Clock.Ben pek süslü yerlere takılmam ama buranın müzikleri,yiyecek içecekleri çok kaliteli:Lonely Planet gibi gezi kitaplarında da yer alıyor.Tavsiye ederim.
Bir tepeden Fes.Ortada Büyük Camii.Bu Camii çevresinde Attarine Souk denilen çarşıları var ki görülesi yerler.Benim bulamadığım bir yer ise deri boyama işyerleri oldu.Sanırım Fas'taki en geniş alanlı en büyük Medina burası.Yine burada bulunan Nejjarine Müzesi de ağaç işçiliğinin en güzel örneklerine sahip bir Afrika tarzı ile etkieyici.Bir tam günümü Fes'i gezmeye ayırdım.Yarın bir tam gün yolculuk var.7 saatlik Fes - Marrakech tren yolculuğu.

Mayıs 17, 2012

Tanca

2 Gece Casablanca'da konakladıktan sonra sabah karanlıkta kalktım.Söylenen gece bekçisine aldırmadan yürüyerek  CTM adlı otobüs şirketinin terminaline vardım.Daha 1 saat var ama heyhat yer yok.Yakındaki istasyona varıp açılmasını bekledim.Gene Heyhat buradan Tanca'ya tren yok.Petit taxi denilen ucuz taksilerden birine binip Casa Voyager adlı ana istasyona varıp bilet alıp beklemeye başladım.İstasyonda Cruvasan ve kahve ardından 4 saatte tren Tanca'ya vardı.Ucuza bir otel bulup yollara düştüm.
 Tanca ya da Tanger , Cebelitarık Boğazının güneyinde İspanya'yı karşıdan gören bir şehir.İspanya kıyısındaki Tarifa'ya 35 dk ve sık sık feribot var.Hem Akdeniz hem Atlas okyanusu etkisinde.Bir liman kenti.
Bir tepeden liman ve şehir görünümü.
 Şehrin ilk yerleşimi bir kale içindeki Kasbah adı verilen , 2 m genişlikte sokakları olan minik bir köy.burada daracık sokaklardan birinde uzun uğraşlardan sonra ömrünün 24 yılını gezilerde geçirmiş gezgin ve Coğrafyacı İbn-i Batuta'nın mezarı var.Sokak dar olduğundan objektif  tamamını alamadı.
Kasbah sonrası buranın etrafını Medina adı verilen islami yerleşim sarmış.Farkı sokaklar genişlemiş.aynı çıkmaz sokaklar,labirent misali uzanıp gidiyor,dönüyor.Sokaklarda kaybolmaya alıştım artık.Medina etrafını ise geniş caddeleriyle bugünün modern binaları,yüksek apartmanları almış.
 Bir feribot İspanya'dan geliyor.Burası deniz mahsullerinin bolca bulunduğu bir yer.Güzel bir balık hali var.Havası suyu güzel.Mavi ve yeşil bu kentte insanı sarıp sarmalıyor.

Bu amcayı dönüş saatini sahilde beklerken gördüm.Dalgaların yaladığı sahilde bir ileri bir geri gidip geliyordu.Bir ara dalga o kadar kuvvetli geldi ki adamcağız bisikleti ilerletemedi ve durdu.Adam da yana devrildi ve heryeri ıslandı. o kadar güldümki iyi eğlence oldu bana.Sonra da derlenip toparlanıp gördüğünüz gibi bastı gitti pedala.
Sevdim Tanca'yı.Akşam üzeri tren beni Fes' e götürür.En kuzey de bitti böylece.
 Kasbah sokakları.Sanırım Kasaba sözcüğü buradan geliyor.gezmesi çok zevkli yerler.
 Bu gemi ise Cebelitarık boğazını geçmekte olan bir gemi.Akdenize girmekte.
Tanca'nın daracık sokaklarında sıkça karşımıza çıkan bakkal dükkanlarından biri.

Mayıs 16, 2012

Casablanca

Casablanca
Adı güzel şehir.Bir filmle hafızalara kazınmış.Bu film tanınırlığını çok arttırmış.İspanyolca ''Beyaz Ev '' demek adı.Fas'a gidiş gelişlerde başlangıç noktası.Havaalanı önemli.
Havaaalanında indikten sonra uçak fazlalığı nedeniyle 2 saate yakın sırada bekleyip alt katta bulunan change office'de para bozdurup (daha sonra dışarıdakilerin daha uygun olduğunu öğrenmek de var ) doğruca tren istasyonuna.Alandan kalkan tren 35 dk da Casa Voyager denilen ana istasyonda bırakıyor.
Şehir kalabalık.Trafik yoğun.Cafeler sık sık karşıma çıkıyor.İnsanlar önlerindeki masalara kurulmuş kafuli veya naneli çay içiyor,gazete okuyorlar.Burada çay yeşil nane yaprakları olan demliğe sıcak su ve bol şekerden oluşuyor.


Medina adı verilen (daha sonra her şehirde eski yerleşim olan Medinalardan bulunduğunu öğreneceğim) bölümdeki Hostel'i bulup yerleşme ve kenti keşfetmeye çıkış.
Sokaklarda yürüyorum.Hedef sahildeki Kral 2.Hasan Camii.Zaten bu şehirde görülecek fazla bişey de yok.Giderken Casablanca filminde '' Bir daha çal Sam '' denilen piyanonun bulunduğu Rick's Cafenin önünden geçip fotoğraflıyorum.2. ise Hyatt otelinde bu piyanonun.Sokakta birdenbire karşıma BİM çıkıyor.Anaaa .Aynı bizim mahalledeki.Renkler kasalar falan.Buraya da gelmişler.Bir köşebaşında ise bir kadın sonra bir çocuk bişeyler yiyorlar.Merak edip yaklaşıyorum.Hatta fotoğraflıyorum.Salyangoz bunlar.
Camiyi buluyorum.Atlas Okyanusu sahilinde dolgu yapılarak inşa edilmiş bir devasa yapı.Turistler de merakla geziyorlar.120.000 kişi alabildiği yazılı bir yerde.İçini gezme,etrafında dolaşma ,insanları izleme ile vakit geçiriyorum.

 Akşama kadar kentte turladıktan sonra akşama Medinanın girişi ve içindeki eğri büğrü sokaklardaki afrikalı seyyar satıcıları iziyorum:Karmaşaya kapılıyorum.İlk gün yorgunluk uykusuzluk derken önceki geceden uyku bastırıyor.
 Akşam Medina'nın giriş kapısında salyangoz satıcılarından gene görünce yaklaşıyorum.Merakımı gören satıcının önce suyundan tat demesinin ardından '' Allahım , şifa niyetine deniyorum,beni affet '' deyip ilkini yiyorum.Ve ardından kase bitiyor.




Casalanca'da 2.gün yine doğaçlama gezme ile devam ediyor.Sokaklar,insanlar derken kent yeterince rutinlik vermeye başlıyor.Bu gece de kalayım ama yarın sabah yola çıkayım.Fazla kalmanın katkısı yok.
Casablanca tüm gezi sonrası izlenimim Fas'ın en az merak edilecek yeri.Bir Sanayi,ticaret ve idari merkez.Çok kalabalık ve dağınık.Bazı semtlerde kapkaç hırsızlık falan da çok diyorar.Yine de yeni bir ülkede ilk kent yüzü ile burada karşılaşıyoruz.Fotoğraflar da buradan.

Mayıs 13, 2012

İstanbul'da bir gün

Uzun bir zamandır gezilere çıkamamıştım.Fas araştırdığım ve merak ettiğim bir ülke idi.Yola İstanbuldan çıkacağım için uçuş öncesi gün İstanbul turunda çektiğim fotoğraflar var şimdilik.Sonrası gezilen kentlere göre sıralanacak.
İstanbul farklı yaşamlar kenti.Çalışanlar ve molalar ilginç olabiiyor.
Tabii ki boğaz manzarası da olmazsa olmaz.
Bir fırsat etkinliği olarak Galata mevlevihanesinde Sema ayini de bize güzel anlar yaşattı.Hadi bakalım akşama uçak yolculuğu başlıyor.