Kasım 25, 2007

ANNE BEN GURME OLDUM (Gurme:Yemek zevki gelişmiş şahıs)

Asansör'den Konak manzarası
Göztepe sahil ve duygusal bir aydınlatma direği

Haftasonu 1:
Yeğen S evlenmeye karar verir.Biz de İstanbul'a nikaha gitmek için cumartesi öğleyin yola çıkarız.Araba'da Önce Pideci'ye hazırlatılan peynirli pideler birer ikişer yenir.Kütahya'ya varıldığında ise Azot fabrikasının karşısında çay içmek için durulur.Çaylar tazelendiğinde ise masaya tesis ikramı gelir.Sıcak bir gözleme ama üstünde bal vee kaymak olan.Lezzet süper.Gece 19.30'da Sapanca'ya varılır.Kalacak yer aranır.Pansiyonlar doludur.Zar zor Hayat Otel'de yer bulunur.Sabah erkenden kalkılıp İstanbul'a Çengelköy'e varılır.Hıyar bakılacak zaman değildir.Çengelköy iskelesi ve Çınaraltı gezilir,hayran kalınır ama geceye kalınmaz.Kıyım kıyım kıyılan Nikah sonrası çaylar içilir,falıma bakılıp halim görülür ve dönüş yoluna çıkılır.Saatler 9.30 olduğunda ise insanın içini titreten soğukta (Kütahya dolayları) balık-ekmek yapan yolüstü lokantasında sarı sazan yenip yola devam edilir.Saatler 01.45'i gösterirken Denizli'ye ulaşılır,bu arada yolculardan birinin ufacık arabada içtiği sigaralarla pasif te olsa nikotinimiz de alınmıştır.
Haftasonu 2:
Evli çift takı takılmasına öyle alışmıştır ki bir hafta sonra Denizli'ye gelir.Bir pide salonu kiralanmış,pideler,çorbalar,tatlılar ve hocaefendi hazırlanmıştır.Bir yemek te öyle yenir.İstanbula gelemeyenlerin takıları da taktırılır.Artık aynı düğün tekrarları yeterince yormuştur.Evli çift'e güle güle denir ama tedbir alınır ve sonraki hafta şehirden kaçma planları hazırlanır.Saat 3 iken telefon eden Ordu'lu Nuri hoca'dır.Hemen gel,Karadeniz Hamsisi geldi denilince koşa koşa Yeşilköy'e çıkılır.Yağmur yağmaktadır ama Kurtuluş,Cengiz ve Ömer hoca oradadır.Eşleri,çocukları ile birlikte Nuri bey ve eşinin hazırladığı mangalda pişen hamsiler arka arkaya yutulur.Sonra da ''hayvan gibi yedik beeeea'' denir.
Haftasonu :3
Yeğen S'nin başka bir şehirde düğününü tekrarlama olasılığına karşı cuma günü öğleyin şehir terkedilir ve İzmir'e kaçılır.Gece Mehmet Ender'e misafir olunur.Anamın yolladığı sarma'nın Mehmet bey pişirirken yanmayan kısımları ile kızarmaktan parçalanan Arnavut ciğeri benzeri yemek biralar eşliğinde mideye indirilir.Sabah erkenden evden kaçılıp sahile inilir.Sahil boyu yürünür,fotoğraf çekilir.Asansörde manzara va çay keyfi yapılıp kemeraltı gezilir.Kızlarağası mevkiinde ise önce söğüş denilen nadide yemek tadılır,köpüklü Türk kahvesi içilir,hanın üst katında çay da içildikten sonra eve dönülüp Mehmet Bey'e veda edilip Denizli'ye dönülür.
Herhafta sonu ne bu ya .Ye ye de nereye kadar?Patlayacaksın be adam.Kendine gel
Sapanca'da sonbahar
Çengelköy Sahilinden manzara (Resim benim de üye olduğum www.wowturkey.com sitesinden alınmıştır.Barbaros adlı üye'ye aittir.)

3 yorum:

Buketblu dedi ki...

Merhaba Öğretmenim,

Yaz boyunca babamla birlikte bütün gezi maceralarınızı okumuştuk. Hatta bikaçına yorum dahi yapmıştım. Ama artık bırakın blogları ziyaret etmeyi kendi bloğuma dahi bişeyler yazmaya vakit bulamıyorum maalesef.:)

Bu arada gerçekten çok teşekkürler ederim . Sizden böyle bir yorum almak çok mutlu etti ve çok şaşırttı beni.

Geçmiş de olsa Öğretmenler gününüzü kutlar, meslek hayatımın sonuna kadar sizin gibi enerji dolu, öğretmenlerini seven ve yaşam enerjisini kaybetmemiş bir öğretmen olmayı diler, ellerinizden öperim...

Sağlıcakla kalın...

Buketblu dedi ki...

***
2 tane hata var 1.cisi 1. paragrafın sonundaki işaret :( olucak,

2.si son paragrafta öğrencilerini seven olucak..

sanırım biraz daha dikkatli bi öğretmen olmayı da dilemeliyim:P

super hero of bmx dedi ki...

babacım yaptığım yemeklere böyle yorumlar yapman gerçekten çok kırıcı ilerde four seasons otellerinin baş aşçısı olunca vay efendm mehmet hadi bi yemek yapta yiyelim dersin ..neyse ..