Aralık 30, 2013

Tunus,Sousse,Monastir,El Jem,Gabes,Matmata,Bizerte...


    Tunus'da göreceğiniz ve alışacağınız güzelliklerden biri kapılar.Mavi,sarı renkli,üzerinde geometrik desenler bulunan kapılar gerçekten güzel.Farklı ses çıkaran tokmakları ve büyük kapının içinde daha küçüğü yerleştirilmiş.
    Kafeler de bir başka.ekspres ve filtre kahve ile kapuçino tunisien ile nane çayı içiyorlar.Nargile,sigara ve sohbet kafeler'de uzun zaman geçirmeler derken fransız tarzı bir yaşam biçimi karşımızda.Elinde 50cm uzunluğunda baget ekmekler,sandviçler,mobiletler,renault,citroen,pegueot otomobiller...Fransa mübarek...
 3 gün ilk ve 3 gün son olmak üzere 6 günü Tunis'de geçirdim.Bir hostelde konakladım,sokak ya da market yiyecekleri yedim.yerel yemekleri de denedim.3 günü de Souse'de geçirdim.Burası deniz kıyısı,güzel bir limanı,plajı ve büyük otelleri ile fabrikasyon turizm yapılan bir alan.Bir günümü günübirlik Monastir kasabasına ayırdım.Orası da çok hoştu.yukarıda Sousse limanı.

 Antalya benzeri Sousse'da geçen 3 gün sonrasında bir günü El Jem'e ayırdım.Küçük bir kasaba.Sadece 2 unsura sahip.Birisi Kuzey Afrikadaki en büyük Anfitiyatroya sahip olması.Filmlere mekan olan büyük bir yapı.İkincisi ise müzesi.Güzel mozaiklere ve heykellere sahip
 El Jem'de akşamüzeri bindiğim tren yolda bir çarpma vakası yaşayıp uzun bir gecikme sonrası Gabes kentine vardı.Kaldığım otelde geceyi düğün yapılan salonun yan tarafındaki bir odada gürültü içinde geçirdim.Ertesi sabah ilk işim matmata'ya gitmek oldu.Matmata kapadokya benzeri bir yer.Yerli halk göçebe berberi ve evlerini toprağı kazarak yapmışlar.Muhammed amca böyle bir eve sahip.İç Avlusu,kapısı,mutfağı ve yatak odası onun evinin unsurları.İlginçti.



 Matmata çevresinden bir görünüm.Arazi kurak ve çorak,yer yer çölleşme ve sonrasında Büyük Sahra Çölü var.Benim bu gezide yapmadığım etkinlik çöle gitmek ve deveye binmek oldu.O da eksik kalsın artık.Yukarıdaki gibi deve ve hurma ağacı bu ülkenin tipik görünümlerinden.Hediyelik eşya satıcılarında ya deve ya kapı içeren magnetler var.Bu da eşek'li olsun farklı olsun

Bizerte Tunus'da gördüğüm son kent oldu.Burada yeralan büyük bir lagün ile Akdeniz arasındaki bir boğazdan gemiler geçiyor.Açılır köprüsü ile Bizerte yeşillikler içinde çok güzel bir kent olarak kaldı hatıralarımda.Balık tutanlar,deniz kıyısında yürüyenler...                                              


 Alttaki son görüntü ise dönmeden önce tekrar gezdiğim Kartaca'daki küçük balıkçı limanı.

Maliyet bilgisi,250 E uçak gidiş-dönüş (Tunisair),220 E hostel,Hotel konaklama,ulaşım vb herşey dahil.Yalnız benim bir sırtçantalı gezgin olduğum, turist olmadığım unutulmasın.Pahalı değil tamam ama alışverişlerde dil sorunu nedeniyle parayı avucuma koyup uzatıyordum.Sonuç Arap'ın insafına kalmış...

Aralık 29, 2013

Tunus...Tunis...

 Tunus,Afrika'da gezdiğim 2.ülke oldu.Daha önce gördüğüm Fas çok hoş bir ülke idi ve benzer güzellkikler bekleyerek gittim.Aradığımı buldum mu? Tam olarak buldum diyemem.Biraz monotonluk,biraz insanlarla para konusunda aldatılmışlık hissi ve çıkışta paralarını dövize çevirememe bende olumsuzluk yaratmış da olabilir.Herneyse gene de gördüklerimi paylaşayım.Bir akdeniz ve Arap ülkesi ama Fransız yaşam tarzı  yoğun bir ülke.yukarıdaki Tunis merkezinde Habib Bourgiba Aveneu'daki Saint Vincent katedrali
 Arap bilgin İbn Haldun'un heykeli de aynı bulvar üzerinde.Bulvarın orta kısmındaki yaya yolu tel örgü ile çebrili.Malum arap Baharı...
 Habib Bourgiba'dan Saat kulesi.Metal malzemeli hoş bir yapıt.
 Tunis merkeze 10 km kadar mesafede ve Kartaca uygarlığının merkezi Kartaca..Burası önceden Roma'ya tabi.sonradan palazlanıyorlar..Pön savaşları yapıyorlar Roma ile.Güç mücadelesi.2.sinde ünlü stratejist ve komutan Hannibal deplasmana Roma'ya gidip mahvediyor fillerle falan.3.savaşlarda ise kuşatma ardından Roma Kartaca'yı mahvediyor.Tamamen yıkıyorlar.Roma Hamamları alanı yukarıdaki sütunlu alan.
 Tunis Merkezinde 2.önemli görülecek yer mozikleriyle dünyada 2 numara olan Bardo müzesi.Metro istasyonu yakınına kadar gidiyor.4 numara metro..

 Kartaca'nın devamında bir mini yerleşim.Yunan tarzını hatırlatıyor ve Tunuslular bu görünümü iyi pazarlıyorlar.Sidi Bou Said...
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             Sidi Bou Said Limanının tepeden manzarası  
   

      


Bardo Müzesinden...


 Tunis Merkezinin 1 numarası Zeituna Camii.zeytin ağacı Camisi anlamına geliyor.Sütunlar,orta avlu,Minare güzel...
 Palmiye medresesi...
Tunis'de gün batımı....

Temmuz 31, 2013

Almanya

 Almanya'ya esas olarak küçük oğlumu ziyarete gittim.Bu yüzden 5 günümü Ulm'de geçirdim.Yeşillikler içinde, içinden Danoe nehri geçen,Albert Einstein 'ın doğum yeri olan bir kent.Resimde görülen nehir ve arkasında kentin sembolü Ulm Münster'i yani katedrali görünüyor.170m aşkın yüksekliğiyle dünyanın en uzun Katedrali.Kenti çevreleyen surlar ve gözetleme kuleleri de görülüyor.

 Ulm'de 4 yılda bir yapılan bir de festivale rastgeldik.Nehirde karşılıklı birbirine doğru gelen teknenin arka kısmında ayakta duran yarışçı elindeki mızrakla rakibini iterek suya düşürmeye çalışıyor.Resimdeki suya düşmüş.Bu kişi kıyafeti ile serçeyi sembolize ediyor.Serçe de kentin sembollerinden.Münster yapılırken uzun tahta malzemeyi daracık kapıdan geçiremeyen kentlilere dik geçirmeleri konusunda ilham vermiş.Yuvasına küçük dalları koyarken görülerek.
 Ulm'de Bir heykel.Kentte sık sık bina cephelerinde ve meydanlarda heykellere rastlamak mümkün.
 Dünyanın en eğik oteli olarak Rekorlar kitabına girmiş yapı sağda.Soldaki ise bir Türk.Orada rastladım,size Baba diyebilir miyim? dedi.Ben de olur dedim.Oğlum Mehmet...
Ulm kentinin simgesi Münster.Çıkış 4 Euro...
 2 günümü de kendi başıma hostelde kalarak,gezerek Münih'de geçirdim.Bavyeranın ve Biranın Başkenti.İngiliz Bahçesi adlı devasa park içinden kent görünümü.Katedrallerin kuleleri...
 Maximilian Platz yani meydanı.Her kent merkezinde dev meydanlar ve buralara bakan saraylar,belediye binaları kendine özgü mimarileri ile ihtişamlı bir görünüme sahipler.
 Münih merkezindeki katedral...
Bina cephesini süsleyen heykeller.
Almanya güneyi yeşillikler içinde,Mercedes,BMW ve Porsche gibi markaları üreten fabrikalara sahip bölge.Hofbrau denilen bira bahçeleri,Katedraller,Parkları,Deutsches Museum gibi gezilecek yerleri,alman ekmek ürünleri (Simit'e benzeyen bir ürün ),kemikli domuz eti haşlaması vb.Almanya düzenli ulaşımı ve kentleri,şirin köyleri ile güzel bir ülke.7 gün bana yetti de arttı.

Mayıs 06, 2013

Kamboçya


Kamboçya Güneydoğu Asya'nın acılarla yoğrulmuş, yoksul ülkelerinden biri.Fakir ama mutlu da denebilir.Tayland'daki soldan trafik burada sağdan trafiğe dönüyor,araçlar eski.Hyundai otobüsler,Türkiye'den gitme Ford minibüsler,iki tekerleki yolcu kısmını çeken motosikletler,yetersiz alt yapı,herkesin kafasına göre gittiği trafik.Tam bir keşmekeş.
  Döviz geliri içinde turizm önemli.Heryerde turistler.Siem Reap kentindeki Angkor Wat Dünya kültür mirası listesinde.Burası eski Siam uygarlığının eski başkentlerinden biri ve bugün Kamboçya sınırlarında.115 yıl süren fransız sömürge dönemi sonunda içi boşaltılmış bir Tapınaklar kompleksi.Terk edilme sonucu Banyanağaçları tarafından kökleri ile sarılmış adeta orman tarafından istila edilen Budist tapınakları ilgi çekici.Bisiklet,tuk tuk,taksi ile gezilebiliyor.Tonle Sap gölü ise su ile karanın ormanlarla ayrıldığı,tarlaların içine açılmış bir iskele alanından kalkan ve daracık kanallardan giden teknelerle ulaşılabilen bir başka atraksiyon.akşamlar ise gece pazarları,masajcılar,hediyelik eşya satıcıları,barlar ,lokantalar ile renkli bir yer Siem Reap.

 Angkor Wat Kapılarından biri...
 Şafakta Angkor  Wat
 Pphnom Penh başkent . Pol Pot bir diktatör ve kültür yenilemesi yapmak için kendi halkına zulmeden biri. Pol Pot binlerce insanı işkence ile öldürüp ölüm tarlalarına gömmüş .Kamboçyalılar  karanlık bir dönem yaşamış acılar çekmiş bir halk.

 Mekong Nehri...
 Saat Wat???
 Kamboçya'nın güney sahlinde birkaç turistik merkez var ve Sihanoukville bunlardan biri.limanı,
ormanı,uçsuz bucaksız doğal plajları ile çok güzel bir yer.Son olarak Koh Kong kasabasındaki iki gün ile Kamboçayı 18 günde bitirdim.Sahillerindeki ucuz kalamarlar,ahtapotlar,balıklar, bu güleryüzlü insanlar ülkesinde maddi zararların fazlalığına rağmen çok sevdiğim bir ülke olarak hafızamda...


Nisan 22, 2013

Tayland Tayland


Tayland uzun zamandır görmeyi istediğim bi ülkeydi.Sanki orayı görünce tüm uzakdoğuyu görecektim.
 Uzun bi zaman dilimi için hazırlıklarımı yapıp  şubatta Kuala Lumpur aktarmali olarak Bangkok'a ulaştım.Hava oldukça sıcaktı.Hostelde biraz dinlenmenin ardından yürüyerek Bangkok keşfine başladım.Çin mahallesi hem hostele yakındı hem de renkli.Kalabalık ve daracık sokaklar,heryerde satıcılar,yemek yiyenler,tapınakları derken Çin mahallesi çok hoşuma gitti.Sonraki günlerde yürüyerek Bangkok'un görülebilecek yerlerini gezdim.Kraliyet sarayına girmedim çünkü ücreti yüksekti ve giysilerim de uygun değildi.dışarıdn fotoğraflarının çekmekle yetindim.
 Altın Tepe'de bulunan tapınak,Zafer anıtı,Alışveriş merkezleri,skytrain denilen metro sisteminin  yukarıdan gideni de dahil epeyce gezdim.Vietnam elçiliğinden vize alamadım.motosiklet ardında yolculuk yaptım.Chao phrayo nehrinde dolaştım.Gece patpong'da et pazarının gezdim.Müzik,renkli ışıklar ,Masajcılar,sex işçileri falan epeyce farklı bir dünya.

 Kuzeye çıktım otobüsle.Chiang Mai ikinci durağım oldu.Yine Tapınaklar,alışveriş için ayrılmış alanlar,sokak satıcıları ve yakındaki şelale,yazlık saray.Chiang Mai yabancıların ve Taylandlıların emeklilik için tercih ettikleri yerlerden biri.
 Heryerde görecekleriniz eskisi ve yenisi ile tapınaklar,şelaleler,sokak satıcıları,masajcılar vs.
 Altın Üçgen...

 Chiang Rai daha da kuzeyde bi başka kent.Hoş.Beyaz ve Siyah tapınakları,nehir boyu ile etkileyici.Buradan 23 km uzaktaki Karen adlı etnik toplulukların köyünde bir otel açmış bir turizmci.Keşke bir hafta kalsaydım dediğim bir anı olarak kaldı.65 km kuzeydeki altın üçgen denilen Tayland-Laos-Myanmar birbirinden Mekong nehri ile ayrılmış üç ülkenin kesişim noktası.Dünya uyuşturucu merkezlerinden biri sayılıyor.
 Chiang Mai yazlık Saray...
 Sukhothai Stupa...
 Chiang khong en kuzeyde Laos'a açılan kapı.Kapı herkese açık ama Türklere kapalı.Git Bangkok'tan Elçilikten vize al denmesi de gurur kırıcı.Üzüntü içinde ayrılıp tekrar Chian Mai'de geçirilen 2 günden sonra ülkenin ortalarındaki Sukhothai 3 günlük güzel bir gezi noktası oldu.Buradaki Old City adlı eski kent alanındaki tapınaklar güzeldi.Terkedilmiş,yıkılmış ama etkileyici.
 Yüzen MArket...Bangkok yakınlarında tam bir turistik atraksiyon...
 Kanchanaburi Kwai Köprüsü Film konusu...
Pattaya
Tekrar Bangkok.Kamboçya vizesi alma girişimi.Elçilikte çıkarılan zorluklar fazla ödeme derken ay sonuna kadar Pattaya.
Pattaya'da turistik olmayan daha mütevazi Jomtien plajındaki bir hostelde 6 gün.Pattaya 3 km kuzeyde.Yürünebiliyor ama pikaplar 10 baht a götürüyor.Walking street yine çılgın bir gösteri dünyası.Burada da sex işçileri,masajcılar,barlar,ve dahası.Koh lan ada turu,deniz, güneş,kum derken alıştım ortama.Emekliler,onlarla elele yerli kızlar yarı yaşta.Rus turistler.Gece pazarları,plaj satıcıları...
Kamboçya turunu yapıp geri döndükten sonra da 8 gün aynı hostelde kalarak Pattaya ve Jomtien ortamında zamanı doldurup 3 günlük son Bangkok günleri ile Tayland sona erdi.Güzel miydi? evet güzeldi farklı.Laos ve Vietnam olmadı ama sırf onlar için tekrar oralara gitmem sanırım.