Aralık 31, 2008

BÜLBÜL'ÜN GÜL'E AŞIK OLDUĞU YERDEYİM (ŞİRAZ)

Zand'lı kadir tarafından yaptırılan Kale;tuğladan yapıldığı için zamanla eğrilmiş.İçinde köşk,odalar ve hamam gibi bölümleri var.
Şah-Çerağ camiinin içi.burası şiiler için çok önemli bir merkez.Büyük bir camii ve türbe.


Hafız iran'ın ünlü şairlerinden biri.Türbesi sürekli ziyaretçilerle dolup taşıyor.Etrafı da nefis bir bahçe.
Hafızın kabri olan bahçede bir gül varmış.
Yeniden açarmış kanayan rengiyle...
Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış.
Eski şirazı hayal ettiren ahengiyle...
Ve serin selviler altında kalan kabrinde...
Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter!
Bir başka şair;Sadi'nin türbesi.Hafız ve Sadi Farsça'nın iki dev ismi ve dillerini yücelten şairleri.

Şiraz'a 55 km uzaklıktaki Persepolis.Otobüs terminalinin önünden 1000 tümen'e dolmuş taksiler gidiyor yakınındaki şehre.Orada da başka bir taksiyle (2000 tümen) varabilirsiniz.2500 yıl önce anadolu'yu fetheden, Yunanistan kapılarına dayanan dev imparatorluk.Krala hediyeler sunulması,arslan biçimli heykelleri ve güzel bir müzesi olan bir yer ama alan olarak küçük buldum.Bizdeki Efes on basar.ama gelmişken göreyim derseniz görülür.





Aralık 27, 2008

YEZD'DE BİR TATİL GÜNÜ


Yezd'in gezilecek eserlerinin başta geleni Camii Mescidi.Çinilerle süslü güzel bir eser.


Yezd tipik bir İran kenti.Ülkenin orta kesiminde bulunan Yezd sıcak,kurak ve suya muhtaç bir kent görünümünde.Bu nedenle havuz,su çok özlenen şeyler.Yukarıda Emir Çakmak Camii ve Kompleksinin gece görünümü.



Aynı yer: Emir Çakmak Camiinin gündüz görünümü.Aslında tek katlı bir yapı ama çok katlı bir ön cephe yapılmış.Üst katlardan şehir görünümü güzel.




Yezd,Zerdüşt dininin merkezlerinden biri.Ateşperestlik diye de adlandırılan inanç hala inananlarınca sürdürülüyor.Zerdüştler ölülerini ''Sessizlik Kuleleri'' adı verilen bu kulelere bırakıp,akbaba ve diğer hayvanlar tarafından yenilerek doğaya karışmasını beklerlermiş.İran devleti hijyen ve sağlık gerekçesiyle yasaklamış. Kentin güneyinde bir tepe üzerine inşa edilmiş bu kuleler bir def'in biçiminin tanıkları...





Yezd'de su en önemli ihtiyaç.Bu nedenle yerin derinliklerinden su çıkarmak,kuyu inşa etmek ve suyu dağıtmak önemli bir iş.Su Müzesi bu işleri anlatan eserlerle dolu.Model Su çıkrığı gibi.






Devletabad Bahçesi.Günlerden cuma olunca kapalıydı.Belki de sürekli kapalı ne bileyim.Giremedim.







Aralık 24, 2008

İSFEHAN (NISF'I CİHAN ) -DÜNYA'NIN YARISI


İsfehan-İmam Humeyni Meydanı.Meydana bakan bir camii var .Meydan çevresi ise turistik dükkanlarla dolu.
İsfehan,iran'da gezdiğim 2. kent oldu.Tebriz'den otobüsle Tehran'a geldim ki şehre girmek mümkün değil.Bir duran trafik var.Herkes arabalarda ama ilerleyemiyor.Bu şehir bana yaramaz dedim zaten gezilecek önemli eser de yoktu,bilet aldığım gibi 7 saatlik bir yolculukla İsfehan.
Gelirken okadar kurak ve çöl benzeri görüntüler vardı ki isfehan'a gelince şaştım kaldım.Yeşillikler içinde bir şehir.İçinden bir akarsu geçiyor ve üzerinde 33 kemerli bir köprü.Sokaklar,çarşılar cıvıl cıvıl.Emirkebir hostel'de 2 japon,1 fransızla birlikte kaldım.5.kişiyi tanımıyorum çünkü konuşma fırsatı olmadı. Japonların hızlı hızlı ve ne kadar çok yediklerine şahit oldum.Fransız ise Paris'liydi.Ben de boş durmadım tabi öğlenleri akşamları kebap yedim.İsfehan harika parkları ile akarsuyu,yürüyüş yolları ile gerçekten çok güzel bir şehir.kesinlikle tavsiye ederim.
İsfehan'da Cehel soton yani kırk sütunlu saray.-sütunlar ağaç...-

Munar Cumban -sallanan minareler-araya sora gittim,kafa yoruyorum.bir minare nasıl sallanır diye .aklıma ilahi sebepler getiriyorum falan.Halbuki minareler kerpiçten yapılmış ve gövdeye bağlı oldukları kısımdan çatlamışlar.Yani minareler sadece dik duruyor.İki kişi belli aralıklarla (seyirci durumuna göre) minareye çıkıyor ve üst kısmında yürüyor.Yürüdükçe de minareler sallanıyor.hepsi bu.Bi de ben neler düşündüm.Üst kısma çapraz ağaçlar çakıp ucuna da ziller takmışlar,yürüdükçe şıngır mıngır çalıyor.Atraksiyon bu.


İmam Humeyni meydanında Sufi dervişler.Ney üfleniyor,bir huşu halleri bende.tutmasalar mevleviler gibi dönmeye başyacaktım neredeyse.



İsfehan'da kenti ikiye bölen akarsunun üzerine yapılmış Siesepol köprüsü.33 kemerli köprü.akşamları pek hoş görüntüsü oluyor.altında çay içecek yerler falan var.




Aralık 19, 2008

TEBRİZ'E SELAM

1,5 ay civarında süren hindistan gezim bitti ve eve döndüm.Yavaş yavaş anlatmaya başlayayım istedim.İşte İran bu.Genelde kurak,bitkisi az ve sapsarı bir görüntü ama bu görüntü bazı yerlerde yemyeşil kentlere dönüşüyor.

İl Gölü
Tebriz'de insanların (genelde Azeri Türkleri yaşıyor ) yaz aylarında serinlemek için gittikleri hoş bir dinlenme yeri.Ağaçlık,göl,yürüyüş...

Tandır
İran'da lavaş ekmeği çok tüketiliyor ve bu ekmekler Tandırlarda pişiyor.yassılaştırılmış hamur yastık gibi birşeyle duvarına yapıştırılıyor.


Benden Selam söyle Şehriyari'ye
Şehriyari Tebriz'de yaşamış ve kendine özgü hüznü olan, nostaljik bir şair.Zaten İran şairler memleketi.'' Heydarbaba'ya Selam'' adlı şiirini okudum ve çok beğendim.
Heydarbaba şairin çocukluğunun geçtiği köyüdür ve yıllar sonra oraya döner.Çocukluğunda yaptıklarının,eğlencelerinin ve güzelliklerinin arandığıgüzel mısralarla çocukluğunu arar.Hüzünlü ve güzel bir şiir.Okudum oradan biliyorum yani...
Tavsiye ederim.


Kalpakçı
İran bir el sanatları ve esnaf memleketi.herkes küçücük dükkanlarda çalışıyor,ticaret yapıyor.Kalpakçı amcam da onlardan biri.Hayat ellerine geçimini vermiş.




İran bir İslam Cumhuriyeti.Bunun da en önemli unsuru Mollalar.Medreselerde yetişiyorlar,gençleri eğitiyorlar ve sistemi kontrol ediyorlar.Yönetimin hiyerarşisi onlar üzerine kurulu.Cami ve Medreseler hayatın parçası orada.





Aralık 09, 2008

TAJ MAHAL



Taj Mahal aslinda Mumtaz Mahal in adindan geliyo ve onun icin yapilmis bi anitmezar.Hintcede z harfi olmadigindan mumtaj olmus.Kisaltilinca da Taj Mahal.3 gundur delhi deydim.Sonunda memleketime donmeye karar verdim.Ben kurufasulye yemeyi,hamsiyi ozledim ya.Ayin 16 sinda yola cikiyorum.Bir tam gun dubai de havaalaninda oyalanacam ve 17 aksami 00.20 civari Sabiha Gokcene inecem isssallah.O saatte yollarda oyalanmayi goze alamayip geceyi gene havaalaninda gecirebilirim.18 inde de Denizli yollarindayim gari.Hayirlisi.Dubai pahali bi yer.cikip para kaptirmanin alemi yok.


Taj Mahali de gordum ne kaldi geriye/Gorusuruz,

Aralık 05, 2008

Bayraminiz Kutlu olsun

2 gun oldu Varanasi ye geleli.Bu aksam da Delhi ye geciyorum.Burada kurban kesmek caiz degil.Gerci Muslumanlar var ve onlar kesiyor ama ben sindi nereden bulacam koyunu keciyi.Hele danaya girelim desen onlar bana girer.Ne de olsa inek kutsal hayvan.Neyse,iyi ki burada yasamiyoruz yoksa babam oldugunde ellerimle yakmak zorunda kalacaktim.Kotu bisey.Sevmedim ama burada oluleri yakiyolar.hayret bi sey ya.
Saglicakla kalin;bl bol et yiyin.Afiyet olsun
Buyuklerin ellerinden kucuklerin gozlerinden operim.Hoscakalin.Gelecek bayrama insaallah.Mehmet sen de arabayi dikkatli kullan ha...

Kasım 30, 2008

RISHIKESH

Burasi Haridvar yakinlarinda Dunya yoga baskenti sayilan Efsanevi Beatles grubunun gelisiyle hippi akinina ugramis bir huzur kosesi.Tabii eskiden.simdi tamamen ticari bir yer,turizm:Para haline gelmis.Bol yesillikler icinde agac altinda saatlerce kalinca huzura eriyorsunuz,ya da sabah aksam yoga yaparak.Ben sadece geziyorum ve fotograf cekiyorum ama daha kendi cektiklerimi yukleyemedim.2 Aralikta Hindularin olulerini yaktiklari Varanasi ye gidiyorum trenle yaklasik 18 saat.Orasi doguda gidecegim son nokta.Oradan geri Agra ya donecegim insaallah.Hayirlisi

Kasım 27, 2008

MCLEOD GANJ


4 Gundur Dharamsala adli kasabanin ustunde bulunan ve 1800 m yukseklikteki MC Leod Ganj dayim.Burasi yuksek,havasi serin,insanlarin yururyus yaptiklari,meditasyon ve yoga ile ugrastiklari bir yer.Agaclarda maymunlar,dun fistik yiyerek yuruyordum maymunlarin fistikseverligini unutmusum 'baktim bana dogru geliyor,elimdekini bosaltip hizla yurudum.Copluklerde inekler,maymunlar,kopekler ve kargalar yiyecekleri temizliyorlar.Burasi da turistik olmus ,arabalar,jeepler,motosikletler,3 tekerlekli riksalar derken yollar toz icinde.Halk da birbirine ekli binalar yapip duruyor.
Burasi 1959 yilinda yurdundan Cin tarafindan Surulen Dalai Lama onderligindeki Tibetlilerin yasam alani.
Bugun tren yolculugu var.Sabaha Haridvar ve ayni gun Dunya meditasyon ve yoga baskenti Rishikesh deyim insaallah.
See U

Kasım 22, 2008

Sonunda Hindistan

Allaha sukur hersey dusundugum gibi gidiyor.Pakistanda cok zorlu iki gecis yaptim.Birisi taftan colu gecisi digeri ise Quetta ile Lahor arasi.Yolda tanistigim pakistani arkadasim eger cok gec bilet almasaydi yatarak gelebilirdik ama biz ancak yatmayan bir koltukta 24 saat dik oturarak yol yaptik trenle.Sonunda o da bitti.Lahordan sonra 22 kasim sabahi 1. sirada bir japon ve 2. sirada ben kapidan india ya girdik.Amritsardayim.Altin Tapinakta.Yarin da Dharmsala ya dogru yola devam.hayirli yolculuklar bana.Hoscakalin

Kasım 17, 2008

YOLLARDAYIM

Ankaradan yola ciktim ve Tebrize geldim.
2 gun Tebrizde misafirlik ve sonrasinda Tahranda hic durmadan once isfehan conra Yezd son olarak ta Siraz i gezdim.Bugun Persepolis gezisi ile defterime yazdigim gezilecek yerler bitti.
Artik hizli bir Pakistan gecisi yapip Hindistana varmak istiyorum.Hayirlisi.
Gorusuruz

Kasım 07, 2008

ANKARA'DA 3 GÜN

Turgt Zaim'e ait bir resim:Yörükler Köyü
Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi

Anıtkabir
Çarşamba gününden beri Ankaradayım.Sabah erkenden Hindistan büyükelçiliğinde aldım soluğu.Pasaport ve diğer evraklarla 40 dolar harcı bayıldım.Biraz Ankara'da sonbahar yürüyüşü,Beşevler'de otelcilik okulunda yer bulma ve konaklama.Akşam üzeri kapı önünde Denizli'den kapı komşumuza rastladım.Doğal tabii.çünkü bu okulda çalışıyor.Akşama da çaya gidip sohbet edip döndüm.
Perşembe günüm akşama kadar boş.Sabah erkenden Anıtkabir ziyareti ile gezmeye başladım.Anıtkabir son gördüğümden bu yana yeni ve görsel bölümlerin eklenmesiyle daha da güzel olmuş.Öğleden sonra ise Ankara Kalesi içindeki Anadolu Medeniyetleri Müzesine gittim.Aman yarabbi.Harika bir yer.İlkçağlardan başlayıp (Kaya resimleri) Friglere,Hititlere,Helenistik döneme kadar çok sayıda eser yer alıyordu.Çok beğendim.1997 yılında Avrupa'nın en iyi müzesi seçilmiş.
Akşam üzeri pasaportu almaya gittiğimde ise zorluk yaşadım.Makbuz olmadan veremeyiz deyip çıktılar.Bütün kimlik kartlarıma rağmen vermek istemediler.Sağolsun Hindistan yolculuklarının uzmanı Zafer Bozkaya da oradaydı.Onun da ısrarı ve yardımıyla kimlik fotokopilerini çekip bir de yazı imzalatarak pasaportumu aldım.Tek girişlik 2 aylık vize vermişler.Neyse...
Bugün Cuma arttık gidiş günü.Sabah gezilecek yer olarak dünden,Resim Heykel müzesini seçmişim.Radyoevinin hemen üstünde bir yer.Osmanlı döneminden Cumhuriyete önemli ressamların ve heykeltraşların eserleri sergileniyor.Burayı da beğendim.Yanında Atatürk'ün ölümünden sonra Anıtkabir tamamlanıncaya kadar kabrinin bulunduğu Etnografya müzesi var.Işıklandırma yetersiz .Beğenmedim.
Akşam 18.30'da Gity Peyma şirketiyle Tebriz'e yola çıkacağız.Hayırlı Yolculuklar.Görüşürüz

Ekim 31, 2008

HİNDİSTAN


Dün 28 yıllık arkadaşım Osman ile buluştuk.Biraları da açtırdık mı?Evet.Konuşurken Osman dedi ki,yarın bugünden genç olmayacaksın.

Ben de aynı fikirdeyim ama bazen insan ne yapmakta olduğunun ayrımına varamıyor.Emekliyim.Bu yıl çalışacak okul var mı?Yok.Yeni bir iş kurmaya ekenomik kriz elvermiyor.Çocuklar desen dışarıda.

Ne duruyorsun dedim kendi kendime.Madem ki hayalin Hindistana gitmek.Çık yola.

Kararımı verdim.Hindistana gidiyorum haftaya inşallah.Karayolu ağırlıklı ve yaklaşık 40-45 gün sürecek.

Ankara'dan başlayıp (vize alınacak ),trenle Tebriz,Tahran,İsfehan,Şiraz,Pakistan,Amritsar'dan başlayarak HİNDİSTAN

Hayırlısı.İnşallah umduğum gibi aksaklıkla karşılaşmadan bu yolculuğu yaparım.Haberleri vermeye çalışacağım.Yorucu olacak biliyorum ama istiyorum.Hoşçakalın

Ekim 14, 2008

SÖĞÜŞ


İzmirdeydim yine.Mehmet bey,ki kendisi kimya mühendisliği okuyan bir öğrencidir ve benim küçük oğlumdur ,bayramda gelemeyince ben gideyim dedim ve bir günlüğüne İzmir yaptım.Yollar daha çabuk bitiyor artık.3 saat 15 dakikada vardı.Çabuk geldik diyordum.dönüşte ise 2 saat 50 dakikada gelince şaştım kaldım.
4 saat içinde ne yaptık?
Hatay Üçyoldan çıkıp merdivenlerden inerek kendimizi Karataş'da bulduk.Sahil boyunca yürü Allah yürü.Konak meydanı,Pier derken Pasaport'a geldik.Birer simit birer çay derken denize karşı İzmir'de Kordon'da olmanın tadını çıkardık.
Devam edip Alsancak'a vardık.Ne yiyelim diye düşünürken söğüş yemeye karar verdik.Oğlanın bildiği bir yer ''Söğüşçü Hüseyin Usta'' Ben de kızlarağası Han'ın yanındaki Mustafa Ustayı biliyorum ama uzağız şimdi oraya.
Şimdi burada anlatalım,nedir söğüş?
Söğüş İzmir'e özgü bir dürüm çeşidi.Haşlanmış kellenin yanak,dil,beyin ve etleri bir lavaş ekmeği üzerine dilim dilim edilip konuluyor.Yanına taze kabuğu sıyrılmış ve doğranmış domates,soğan,biber,baharat ilave edilip dürülüyor.Al sana söğüş.Yanına turşu veya ayran gibi ilaveler yapılabilir.Afiyet olsun.
Kıbrıs Şehitleri caddesindeyiz hala.Baba,birer de bira çakalım dedi Mehmet.O da olsun dedim ve keyifler yerinde.
Pamukkale Turizm beni getirdiği gibi götürdü Denizli'ye.
Bir güzel gün de böyle bitti.

Ekim 09, 2008

PARAMPARÇA




Saatim yok tam olarak bilemem
Biraz bira biraz şarap önceydi
Nasıl oluyor vakit bir türlü geçmezken
Yıllar hayatlar geçiyor
Kayıp bir bavul gibiyim hava alanında
Yada boş bir yüzme havuzu sonbaharda
Çok mu ayıp hala mutluluk istemek
Neyse zaten hiç halim yok
Bugün benim doğum günüm
Hem sarhoşum hem yastayım
Bir bar taburesi üstünde
Babamın öldüğü yaştayım
Bugün benim doğum günüm
Kelimeler büyüyor ağzımda
Bildiğim tüm hayatlar
Paramparça, paramparça
Takatim yok yinede telefona sarıldım
Son bir özür için sevdiğim kadınlardan
Aradım mesajlar çıktı kapattım
Telesekretere konuşamayanlardanım

Ekim 03, 2008

GÜMBET VE BODRUM BODRUM

Gümbet'te Gece (Resim bodrumlife'a aittir teşekkürler)
Geçen hafta Yalıkavak'ta geçen 5 gün sonrası değişiklik yapıp çevreyi tanımaya devam etmek için Bodrum'a geçtim.Kalınacak yer olarak Gümbetteki Zetaş kamping'i tercih ettim.Kişi 10ytl,karavan 1,5ytl toplam 11,5 ytl'ye kaldım 2 gün.elektrik istenirse 1,5 ytl daha.Karavanı parkedip 10 adım yürüdüm ki sahildeyim.Uzun bir sahilde ingiliz turistler şezlonglara uzanmış,üstlerini çıkarmış güneşleniyorlar.Hadi bazı üstsüzler güzel ve bakılıyor ama yaşını başını almışların ve kiloluların üstsüz güneşlenmesini yasaklamak lazım.Manzarayı bozuyorlar.Hadi dedim gelir gelmez hemen deniz gerekmez,doğru Bodrum.Önceden tanıştığım Bodrum'da çalışan arkadaşları ziyaret edip Bodrum'u doğuya doğru yürüyerek keşfe çalıştım.Büyük gemiler için bir liman yapmışlar,yeni sitelerle dağı taşı doldurmuşlar.Her yer ev,her yer yapı.Betonsever milletiz vesselam.
Bodrum'u tur ettikten sonra gece dışarı çıkayım dedim.Aman yarabbi.Her Bar'dan müzik yayılıyor,ışıklar,dikkat çekici nesneler,kapı önlerinde çığırtkan gençler.
Ben bu gençleri anlayamıyorum.Nasıl bir ingilizce konuşuyorlar,sevgililerin yanında kızları öpüyorlar,şakalar yapıyorlar,açıkçası sırnaşıyorlar ve işyerine turistleri çekmek için her şaklabanlığı yapıyorlar.Böyle olması gerekir mi tartışılır.Sabaha kadar bu ses ve müzik bombardımanı sürüyor.kaldırımlarda sarhoş kızlara,bağıran çağıran oğlanlara rastlamak mümkün.Bana ne zaten yorgunum gider yatarım.

Gümbet plajı
Ertesi gün kendime tatil izni verdim ve mayomu giyip yanıma gazetelerimi de alıp doğru sahile.Güneşlendim,yüzdüm ve yaz bitmeden son demlerini yaşadım.
Gümbet genel görünüm
Gümbet tamamen paket tatile göre oluşmuş bir yer.Turistler gruplar halinde geliyor,otellerde kalıyor,günlerini deniz kıyısında şezlonglarında güneşlenerek,kitap okuyarak geçiriyorlar.Pek denize de girmiyorlar.Geceleri dışarıda yemek yiyip büyük ekran televizyonlarda maç seyrediyorlar,eğleniyorlar ve ardından günleri bitip gidiyorlar.Yerlerine gelenlerde de aynı rutin tekrarlanıyor.Gelsin poundlar.Turizm altın yumurtlayan tavuk nasıl olsa.Bu yıl durgun biraz ama, bu hissediliyor.
Bayram geliyor deyip karavanı takıp yola çıktım.Tekerleği yol kenarındaki taşa çarpmayı ve kırılan pencere mandallarını saymazsak zarar ziyan yok.Karavanı dengeli yüklemeyi de öğrendim daha az yakıt yakıyor gibi.Önemli olan yolda olmak varmak değil.

Eylül 22, 2008

MUSTAFA ENDER YALIKAVAK'TAN BİLDİRİYOR

Küdür yarımadasından Yalıkavak...
Merhaba 5 gündür Yalıkavaktayım ve burayı benimsemeye,değişik yerlerini görmeye çalışıyorum.
İlk olarak perşembe günleri kurulan pazarını gördüm.Küçük ama temiz ve yerli yabancı müşterileriyle hoş bir pazar.Zenginler sabahtan meyvenin sebzenin tazesini alıp gidiyor,hesaplı harcayanlar ise ikindi ve akşama kalıyor her pazarda olduğu gibi.Bazen Kos adasından Yunanlılar da geliyormuş.
Sabah yürüyüşü için tepede Sandima köyüne yürüdüm.Evler terkedilmiş,çatı ve duvarlar yıkılmış.Evlerin ocağına incir dikilmiş yani.İstanbuldan gelip bu terkedilmiş köye yerleşip resim yapan ve heryeri resimle,desenle süsleyen ressam hanım Art House adlı evinde resimlerini sergiliyor.Merkezde de sanatçılar sokağı bu işlevi görüyor.
Bir başka yürüyüş rotası ''Bodrum'un Tibet'i'' diye adlandırılan Geriş Köyü oldu.Çok yüksek bir tepeye kurulmuş (Yüksekliği Tibet'e benzetilmiş sanırım ) ve günbatımının harika izlendiği bir yer.
Yalıkavak sahilleri boyunca yüründüğünde ise karşıdaki yarımada'ya ulaşılıyor ki burası Küdür.
Küdür Ocak ayında deve güreşlerine ev sahipliği yapıyor.
Merkezde ise beni bulabileceğiniz yer sahildeki Belediye Çay bahçesi.Her an rahat ve huzurlu.
Lüks teknelerin demirlediği Marina ise bana uzak bir havayı soluyor.Bu çok ama çok zenginlik havasını öyle sade sunuyorlar ki zenginlik bu diyorsunuz.Milyon dolarlık yelkenliler,jetskiler,zodyak bot'lar derken ,ben hemen çıkayım diyorum ,bana uymaz.

Bürokratik işler devam ediyor ve yakında bitecek gibi de görünmüyor.Kendime iş arıyorum.Ne iş olsa yaparım abiiiii.

Eylül 18, 2008

KARAVAN'DA YAŞAMAK


Hayatımda bir değişiklik yapmak istedim ve yaz aylarını değişik yerlerde kalarak,daha serin ve görülesi yerlere giderek değerlendirmek için minik bir karavan aldım.330 cm uzunluğunda ve hafta sonu modeli tipinde,650 kg ağırlığında bir ERBA karavan.

Adapazarında karavanı teslim aldıktan sonra yola çıktım ve Kütahya yakınlarında göl manzaralı salaş bir yol kenarı lokantasında yağda kızarmış tatlı su mercanı ve salata yiyip ardından yoldan 4 km içerideki Kaplıca'ya vardım.Yatmadan önce sıcak su keyfini yaptım ve karavanda ilk gece.Şu da var ki karavanı eğimli yere parkederseniz yatakta yuvarlanıyorsunuz.

Geçen perşembe ise sonbaharı Ege sahillerinde yaşamak ve bazı bürokratik işler için Didim-Akbük ve ardından bodrum-Yalıkavak yollarına düştüm.Karavan nerede ben orada.Karavanlı gezgin Yalıkavak'tan selam eder.


Eylül 09, 2008

KARADENİZ DEDİKLERİ

Çerli köyünün kahvesi.Burası Değirmenyanı denilen ve sahilde kurulu,tulumbası olan,denize girilen oyun oynanan ve Barbaros adlı bir kahvecinin işlettiği hoş bir yer.Çılbak vatandaş ise okulumuzun müdür başyardımcısı olan ve beni misafir eden arkadaşım nuri bey.
Ordu ile perşembe arasındaki Çerli köyü sahili.kestane ağacından güzel tekneler yapıyorlar.
Karadeniz hakkında gözlemlerim veya bende uyandırdıkları neler?Tabii ki kişiseldir genelleme yapmamak lazım.
1-Karadeniz çok güzel ama uzun süre insan cennette de yaşasa sıkılır herhalde.O kadar yeşil,mavi,serin ve güzel ama insanlar da çabuk kızıp çabuk sönen bir agresiflik var birazcık.
2-Etnik yapı karmaşık.Lazlar,gürcüler,Hemşinliler,kafkas kökenliler gibi bir sürü farklı kökenden gelen insan yanyana yaşıyor.
3-Her karadenizli kendine özgü ve herbirinin ayrı fikri var.Ordu'da ilk saatler Perşembe minibüsüne bindim.Biri '' fındıklar kızarmış'' dedi.Diğeri ''evet kızarmış'' dedi.Ardından fındığın niye para etmediğiyle ilgili bir tartışma başladı ki herkesin fikri ayrı ve herkes benimki doğru diyor.Neredeyse kavga çıkacak.
4-Çok iyi insanlar.Nerede karşınıza çıkarlarsa bir ihtiyacınız olup olmadığını soruyor yardımcı oluyorlar.Konuşmaları yer yer bağırarak olmakla beraber dostça.Genelde birbirini iğneleyen ve kızdırmaya dönük konuşuyorlar.
5-Yiyecekleri çok lezzetli,Doğal ve besleyici.Kocaman ekmekleri,akçaabat köfteleri (kocaman yassı parçalar halinde),zigana sütlacı,kuymak,mıhlama,karalahana çorbası ve diğerleri.Hele yayla balları çok lezzetli ama pahalı da.Olacak o kadar.
6-Minibüsçüler Türk icadı Dolmuş'a yeni bir uygulama getirmişler.Şöyleki,buralarda çok fazla sayıda yanyana yerleşimler var ve bunların dolmuşçuları müşteri kapma nedeniyle kavga ediyorlar.Bunun üzerine demişler ki,bir yerin dolmuşları oradan başka yere yolcu götürsün ama getirmesin.Yani sadece tek gidiş yönüne yolcu alabiliyorlar.İlginç geldi.
7-En çok neresi bende iz bıraktı dersem;Ayder yaylası,Uzungöl,Trabzon ve Perşembe ilçesi derim.Artvin'i gezemediğimden fikrim yok.Genelde güzel insanlar ve güzel yerler içeren ve tekrar tekrar gitmeyi isteyeceğim bir yer karadeniz.




Eylül 03, 2008

SARP,BORÇKA VE DİĞERLERİ

Gezinin sonunda Sahilde varabileceğim son nokta;Sarp.Burası Hopa ilçesinin çok güzel bir köyü.köyün ortasındaki dere sınır olmuş.Karşı yaka Gürcistan,bu taraf Türkiye.Karşı yamaçta görünen evler Gürcülere ait.Denizli'den Ordu'ya giderken otobüste Gürcüler vardı.Nasıl sizin memleket,dedim.çok güzel,güvenlikli,buyrun gelin,dediler.Ben de yanıma pasaportumu almadığıma pişman olmuştum.5-6 gün sonra duydum ki Rusya Gürcistan'a saldırmış.Bu defa da gidemediğime sevindim.Allahın dediği olur.
Artvin,bu yılki gezi programımda olup olmayacağı belli olmayan bir yerdi.Hadi dedim,deneyeyim.Vara vara vardım Buket Köşker'in ilçesine.Kendisi Borçka'nın ingilizce'den sorumlu öğretmenlerindendir ve yan tarafta linki vardır.Buket tatildeydi ama tanıdıkları bile yetti işlerimi görmeye.Burası Çoruh üzerine kurulmuş bir köprü ama sürekli tingildeyen bir köprü.Yürüdükçe sallanıyor.

Borçka'nın bir başka görünümü.İlçe çoruh'un kollarının birleştiği bir yerde kurulmuş,kenarında da balıkçılar eksik olmuyor.Buradan Maçahel'e gitme planlarım ise gidilecek yere gece varma,yolun süresi (2-3 saat) ardından pansiyonda konaklama (fiyatlar),ertesi sabah erkenden ilçeye dönüş gibi etkenleri dikkate alarak oturdum,düşündüm ve dedim ki;Buraya kadar.Artvin özel planlama,çaba ve araç isteyen apayrı bir yer.Burası artık Karadeniz değil Kafkasya'nın başlangıcı.Burada gidilecek yerlere sırat köprüsü gibi yollardan gidiliyor.Vara vara ise ıssız bir yere varılıyor ama Dünya cenneti.Bakınız Vatan gazetesi köşe yazarı mutlu Tönbekici'nin yazıları.Bu yılki karadeniz gezim bitmiştir,dönüyorum.


Burası Ünye.Gezinin sonunda Ordulu arkadaşım gel, dedi.Ben de geldim.Kendisini bulabılmek için kardeşinin yaşadığı Ünye'de buluştuk.Burası Çakırtepe adlı,çok güzel pidesi olan ve ünye'yi tepeden gören bir yer.Alın size ünye.

Çerli Köyü sahili;Değirmenyanı'ndan Ordu yönüne bakış.Gezinin sonunda iki günümü burada geçirdim.tatil etkinlikleri ise denize girme, kahvede oyun seyretme,balığa çıkma,fındık harmanı karıştırma vb.idi.Hoştu be Karadeniz.Sevdim ben bu memleketi.

Eylül 01, 2008

AYDER

Ünlü Ayder Yaylası;Fırtına deresinin kenarında sisler içinde,kaplıcası bile bulunan tamamen kendine özgü bir yayla burası.Buradan hareketle daha yükseklerde henüz turistlerin gidemediği bu nedenle özgün ve yayla olarak kalabilmiş Kavron,palovit,Amlakit vb. birsürü yaylaya gidilebiliyor.Burası turistik olmuş artık ama gene de yayla.Serin,ıslak,güzel.

Yayla'ya dik bir vadiden inen bir dere.
Fırtına deresi çağlaya çağlaya buz gibi suları ile aşağılara inmekte.Birileri de bunu durduralım suyundan elektrik üretelim diyor.tamam o da ihtiyaç ama daha uygun yerlere yapılamaz mı?


Ayder'in gülleri.Teyzeler yaz aylarını Ayder'de çorap örerek,sohbet ederek hoşça geçiriyorlar.Kimbilir çocukluklarının Ayder'i ile bugünü kıyaslayıp neler diyorlardır.Konuşmaları da kendilerine özgü ve R harflerini yuvarladıkları bir değişik aksan.



Ayder'de bir yaylaevi.Taş veya ağaç duvarlı,kar nedeniyle tavanı çinko teneke ile kaplanmış korunaklı evler.Bazılarında sürekli oturuluyor.




Ağustos 27, 2008

UZUNGÖL'DEN RİZE'YE

Rize'de görülecek yerlerin başında Ziraat çay bahçesi geliyor.meydan'dan dik bir yolla çıkılan bir tepedeki Çay Bahçesinden Rize manzarası.
Yine bir ayrıntı.Rize'de bir minarenin şerefe süslemeleri
5.GÜN:sabah erkenden kahvaltıyı yapıp Trabzon'a ve dolmuş duraklarından bilet alıp Uzungöl'e doğru yola çıktım.Yine çiseleyen bir yağmur ve muhteşem uzungöl.Ortalık Arap turist dolu.Burası çok güzel manzaralı,dinlendirici ve sakin bir yer.Etraf bir anda sisle kaplanıyor.Bir süre yol boyunca Göl etrafında dolaşıp fotoğraflarını çektim,tereyağında pişmiş alabalık ve salatadan oluşan yemeğimi de yedikten sonra of'da indim.Artık yeni hedef Rize.Akşam daha olmamıştı ve Rize'de öğretmenevinin yönlendirdiği otele yerleştikten sonra Rize'yi gezebildiğim kadar gezeyim dedim.Önce Rize Ziraat çay bahçesine gittim.Burası tepede kurulmuş,Tüm Rize'yi gören,Çay içilen,dinlenilen hoş bir yer.Aynı zamanda bir botanik bahçesi.Akşam olmadan Rize Kalesine de çıkayım dedim.Ama oldukça yokuş tırmanarak gün batımında Rize Kalesine ulaştım.kale'den Rize manzaraları çektim.Oldukça küçük bir yer Rize.Akşam ve otelde dinlenme

Rize Kalesinden ''Rize'de Akşam'' görünümü


Klasik bir görünüm ama ben yine de ekledim;Uzungöl


Uzungöl küçücük bir göl ama onun da bir adası var.Uzungöl'de Ada.