Aralık 28, 2007

2008 PLANLARI

Resim Mynet Foto'dan alınmış olup Kad_Cl adlı kullanıcıya aittir.Teşekkürler.


Bu yıl hayatıma yön veren gelişmeler oldu.Bunlardan kişisel olan bana kalsın.Bunun dışında yaz aylarında Kanada'ya gittim ve hayata bakışımı değiştirdim.Bundan sonra her yıl yurt dışına gitmeye çalışacağım.
Plan 1:Sömestr tatilinde Suriye -Ürdün gezisi. Aslında bu geziyi motosikletle ya da sırt çantasıyla kendi başıma hostellerde kalarak gerçekleştirmek istiyordum.Kilis'li Serkan Hocanın uyarısını dikkate alarak tur ile gitmeye karar verdim.Gaziantep'te bulunan Turhande tur ile gidiyorum inşallah.Rezervasyon yaptırdım.5 gün 400 dolar,yol,konaklama,kahvaltı ve akşam yemekleri dahil.Gelmek isteyen varsa hemen bağlantı kurup takılsın bana.
Plan 2:İkinci dönem çalışmaya devam.Fakat nereye kadar? Sanırım Nisan ayına kadar.İdealim karayolu ile İran ve Pakistan üzerinden Hindistan.Sırt çantası ile hostellerde kalarak Hindistanı gezmek.Oradaki şartlara (Hijyenik olmayan yaşam ve beslenme ) ne kadar uyum sağlayabilirsem o zamana kadar.Belki Nepal. Tabii Muson yağmurlarına yakalanmamak önemli.Renk, ses, koku ve insan cümbüşü Hindistan.Tabii bu dediğim Niyet ama gerçekleşir mi bilmem.
Plan 3: Emekli İkramiyesiyle bir halt olacağı yok.Ev alınmaz, ev yapılmaz , arsanın işinin biteceği de yok.Karavan almaya karar verdim.Motokaravan tipinde karar kıldım.Yaptırma yollarına bakıyorum .Olursa hayatımın kalanını karavanda sürdürebilirim ya da önemli kısmını, Sadece aşırı soğuk kış ayları dışında karavanda yaşayabilirim diyorum.??? Nereyi istersem orada sıkılıncaya kadar kalıp sonra devam.Seyyare Mustafa...
Tabii ki herşeyin önce hayalle,sonra istemekle sonra da ilk adımı atmakla başladığını biliyorum.Hayırlısı.

Aralık 23, 2007

Yol'da Yemek


Yolda olmak aynı zamanda yorulmak,dinlenme ihtiyacı duymak ve tabii ki acıkmak demek.Bu nedenle yolu çekilir kılan şeylerin belki de en güzel yanı değişik yemekler bulmak,denemek ve tabii ki bundan zevk almak.Hayatımın en güzel yıllarını geçirdiğim Gaziantep.Eğer yolunuz Gaziantep'e düşerse yemeden dönmeyin diyebileceğim lezzetler nelerdir ve nerede yenir? hatırımda kalanlarını sayayım da bir faydam olsun istedim.
Gaziantep'te yiyeceğiniz bir numaralı yemek kebap'tır ve eğer vakit öğle ise en güzel kebap yiyeceğiniz tek yer Karşıyaka mahallesinde Halil'in yeridir.Adana-Şanlıurfa yolu'nun kuzeyindeki mahalleye girip ilk sağa dönerek gidersiniz.Mükemmel kebap,salata (Nar ekşili) ve kartal başı yerseniz pişman olmazsınız.Tabii sıra beklemeyi göze alarak.Çıkışta dışarıda havuç dilimi tabir edilen bir nevi uzun baklava yemeden öğle yemeği bitmiş sayılmaz.
Ancak vakit akşam ise tek seçenek kalıyor İmam Çağdaş.Hem Lahmacun hem de kebaplarıyla doyumsuz lezzetlerin merkezidir.Hatırladığım kadarıyla iki yerdeler.Kalealtı olsun,SSK hastanesi yakınındaki olsun süperdir.
Bir başka öğle yemeği seçeneği ise cartlak kebabı'dır ki çarşının içinde Mustafa'nın yeri'nde yenir sadece.Ciğer nasıl böyle bir tada ulaşır anlamak mümkün değil.
Sabah kahvaltısı için vaktiniz varsa yapacağınız tek şey beyran yemektir.Bunun için de yolu çarşı içine uzatmak gerekir.Adres veremeyeceğim ama kendiniz sorar bulursunuz artık.
Antep demek baklava demek biliyorsunuz.Bunun için yapacağiniz şey şehrin meydanında bulunan Güllüoğlu'na uğramaktır.Baklava cenneti burasıdır
Antep yemek cennetidir dedim ya eğer vaktiniz varsa kadayıf'tan lokmaya herçeşit tatlı ile et yemeklerini denemenizi tavsiye ederim.Çiğ köfteden içli köfteye ,çeşit çeşit yemekle tanışabilirsiniz.Hiç olmadı nohut dürümü yersiniz.Aman en iyisi nerededir diye sormadan önünüze gelen yere de dalmayın.Ne olur ne olmaz.

Aralık 08, 2007

Yolda olmak

Felsefe tarihinde, felsefenin ne olduğunu anlatmak için çeşitli yöntemlere baş
vurulmuştur. Bu yöntemlerden biri de metafor yöntemidir. Nitekim, bir konuyu
başka bir şekilde ifade etmek, açıklamak amacıyla kullanılan metafor sanatı,
felsefede sahasında İlkçağdan beri pek çok filozof tarafından kullanılmıştır. Bu
Çalışmamızda, felsefenin ne olduğunu anlatmak için kullanılan “felsefe yolda
olmaktır” metaforik tanımı ele alınacaktır. Ayrıca “yolda olmak” metaforu, İslam
düşünce tarihinde de önemli ölçüde kullanılmış olması nedeniyle de ayrı bir
önem arz etmektedir. Bunun için bu çalışma düşünce tarihimizde ki “yolda olmak”
metaforuna sınırlı da olsa bir açılım getireceğini düşünüyoruz. Felsefenin
anlamı bilgelik yolunda olmak, bütün varlıklarda gerçeğin ışığını arama ise, bu
yolda olmak, insan olmanın zorunlu bir gereğidir. Varlık konusu olarak da felsefî
yolda olmanın anlamı, cevaplardan çok, soruları önemser. Bunun için de
bu çalışmamızda, felsefenin bir metaforik anlatımı olan "felsefe yolda olmaktır."
konusu işlenmeye çalışılırken sorgulama öncelenmiştir.
1-son zamanlarda çokca yaptığım şey.
Genelde hep yalnız,
genelde hep uzak yerlere...
son yoldan sonra bide şiir yazdım, sevgiliye uzak olmak olayına doğru yol alırken onun ise çok hasta olduğunu bilmek ve yardım edememek çok acı.
2-biraz hamile olmak
3.karar vermiş olmak
4. yolda tek başına
belki de tum gezilerin amaci.
arabada pencereden disari bakip dusuncelere dalmak, ya da arkadaslarla sarki soylemek, gecen cizgileri izlemek, dusunmek, bir yerlere gidiyor olma hissi... bilincaltinda bir amacin oldugunu hissetmek belkide.. bir yerlere varmak uzere yola cikmak..
5.varmaktan daha önemli olan iş.
6.yola cikilan yerin geri donulecek yada donulmeyecek olmasiyla anlamdan anlama burunebilecek, yollardan yollara vardiran, yollarin yapan hareket hali.
7.(bkz: felsefe yolda olmaktır
tarifi arif'e de zordur;
8.uzaklaşmak,
uzamak,
sürdürmek,
yol yol olmak,
yorulmak,
sokulmak,
tutulmak,
orta yolu bulmak,
teslim olmak,
emanet olmak,
sıkışmak,
mola vermek,
yolunu bulmak,
terlemek,
teklemek,
üşümek,
dövüşmek,
kader birliği etmek,
sarmaşdolaş olmak,
karmaşdolaş kalmak,
yoldan çıkmak..
...
9.yolda olmak
yolunda olmak..
10.insanı tek kurtaran şey...
11.yolun sizi nereye götürdüğüne göre duygularınızın değiştiği durumdur
12.bir de, gecikenlere has bir fiil bu.
13.malum tüm geç kalanlar, arandıklarında, yoldadır.
Yukarıdaki yazılar’dan ilk kısım İbrahim Hakkı Aydın’a ,numara ile sıralananlar ise okuyucusu
olduğum Ekşi Sözlük’e aittir.Teşekkürlerimle

Kasım 25, 2007

ANNE BEN GURME OLDUM (Gurme:Yemek zevki gelişmiş şahıs)

Asansör'den Konak manzarası
Göztepe sahil ve duygusal bir aydınlatma direği

Haftasonu 1:
Yeğen S evlenmeye karar verir.Biz de İstanbul'a nikaha gitmek için cumartesi öğleyin yola çıkarız.Araba'da Önce Pideci'ye hazırlatılan peynirli pideler birer ikişer yenir.Kütahya'ya varıldığında ise Azot fabrikasının karşısında çay içmek için durulur.Çaylar tazelendiğinde ise masaya tesis ikramı gelir.Sıcak bir gözleme ama üstünde bal vee kaymak olan.Lezzet süper.Gece 19.30'da Sapanca'ya varılır.Kalacak yer aranır.Pansiyonlar doludur.Zar zor Hayat Otel'de yer bulunur.Sabah erkenden kalkılıp İstanbul'a Çengelköy'e varılır.Hıyar bakılacak zaman değildir.Çengelköy iskelesi ve Çınaraltı gezilir,hayran kalınır ama geceye kalınmaz.Kıyım kıyım kıyılan Nikah sonrası çaylar içilir,falıma bakılıp halim görülür ve dönüş yoluna çıkılır.Saatler 9.30 olduğunda ise insanın içini titreten soğukta (Kütahya dolayları) balık-ekmek yapan yolüstü lokantasında sarı sazan yenip yola devam edilir.Saatler 01.45'i gösterirken Denizli'ye ulaşılır,bu arada yolculardan birinin ufacık arabada içtiği sigaralarla pasif te olsa nikotinimiz de alınmıştır.
Haftasonu 2:
Evli çift takı takılmasına öyle alışmıştır ki bir hafta sonra Denizli'ye gelir.Bir pide salonu kiralanmış,pideler,çorbalar,tatlılar ve hocaefendi hazırlanmıştır.Bir yemek te öyle yenir.İstanbula gelemeyenlerin takıları da taktırılır.Artık aynı düğün tekrarları yeterince yormuştur.Evli çift'e güle güle denir ama tedbir alınır ve sonraki hafta şehirden kaçma planları hazırlanır.Saat 3 iken telefon eden Ordu'lu Nuri hoca'dır.Hemen gel,Karadeniz Hamsisi geldi denilince koşa koşa Yeşilköy'e çıkılır.Yağmur yağmaktadır ama Kurtuluş,Cengiz ve Ömer hoca oradadır.Eşleri,çocukları ile birlikte Nuri bey ve eşinin hazırladığı mangalda pişen hamsiler arka arkaya yutulur.Sonra da ''hayvan gibi yedik beeeea'' denir.
Haftasonu :3
Yeğen S'nin başka bir şehirde düğününü tekrarlama olasılığına karşı cuma günü öğleyin şehir terkedilir ve İzmir'e kaçılır.Gece Mehmet Ender'e misafir olunur.Anamın yolladığı sarma'nın Mehmet bey pişirirken yanmayan kısımları ile kızarmaktan parçalanan Arnavut ciğeri benzeri yemek biralar eşliğinde mideye indirilir.Sabah erkenden evden kaçılıp sahile inilir.Sahil boyu yürünür,fotoğraf çekilir.Asansörde manzara va çay keyfi yapılıp kemeraltı gezilir.Kızlarağası mevkiinde ise önce söğüş denilen nadide yemek tadılır,köpüklü Türk kahvesi içilir,hanın üst katında çay da içildikten sonra eve dönülüp Mehmet Bey'e veda edilip Denizli'ye dönülür.
Herhafta sonu ne bu ya .Ye ye de nereye kadar?Patlayacaksın be adam.Kendine gel
Sapanca'da sonbahar
Çengelköy Sahilinden manzara (Resim benim de üye olduğum www.wowturkey.com sitesinden alınmıştır.Barbaros adlı üye'ye aittir.)

Kasım 13, 2007

MUĞLA

Masa dağı'ndan Muğla manzarası
Muğla sokaklarından bir görünüm
Eskiler; Ev yapacaksan tuğla'dan,kız alacaksan Muğla'dan demişler.Ne derece doğrudur bilemem ama 2 hafta önceki Muğla - Akyaka gezimin tadı damağımda kaldı.Hep geçip gittiğimiz Muğla ile ilgili yazayım istedim bu defa da.
Muğla 43.000 nüfuslu küçük sayılabilecek bir şehir.Heryere yürüyerek gidebileceğiniz,bir süre sonra şehirdeki herkesle tanış olunabilecek bir yer.
Tipik bir Ege kenti.Muğla'ya has şive ile konuşulur,daracık sokaklı beyaz badanalı evlerde oturulur,lokantalarında köfte - piyaz yenir,lokma sevilir.Bir yol üzeri kentidir.Marmaris'e,Dalaman'a,Köyceğiz'e,Dalyan'a buradan geçerek gidersiniz.Bir mola verirseniz Öğretmenevi'nin bahçesinde, çay içersiniz.Muğla evi'ni,Saat kulesini,Masa dağı'nı,yürüyerek gezebilirsiniz.Hepsi 2 saatte bitecek bir kent ama Müzesi ile bacaları ile kendine özgülüğü yaşatan bir kent Muğla.Son yıllarda yeni toplu konutlar ve Üniversite epey değiştirmiş Muğla'yı.Her hafta sonu Üniversite öğrencilerinin çoğu Akyaka'da sarmaş dolaş aşıklar halinde hayatın tadını çıkarıyor.Herşey değişiyor.Kentler de insanlar da.


Muğla Evi'nin salonu
Muğla Müzesinde bir aile

Kasım 06, 2007

AKYAKA 2

Akyaka öylesine güzel,dinlendirici bir yer ki orada evvelki hafta çektiğim birkaç resim daha koyayım ve söyleyeceklerimi bitireyim istedim.Akyaka plajı burası.Manzarası mükemmel.Arkada ise Türkiye'nin en güzel Kampinglerinden ''Gökova Orman Kampı '' var.
Akyaka'nın tek caddesi.
Orman Kampı yönünden Akyaka.
İşte Manzara,Yer: Sakar Geçidi.Yapılabilecekler:Bakmak,
HissetmekFotoğraf çekmek,hediyelik eşya (Minik kuzular) satın almak .......
Akyaka'yı şiddetle tavsiye ederim.

Ekim 30, 2007

AKYAKA


Akyaka Denizli’ye en yakın (175 km.) deniz demek bir anlamda ama pek yaygın olarak bilinmez. Denizli-Tavas-Kale ve Muğla 145 km.Sonrası ise Sakar geçidinden görebileceğiniz Türkiye’nin en güzel manzaralarından biri ve ardından yokuş bitmeden sağa döndüğünüzde Akyaka.Aslında yokuş’un bitip Marmaris yol ayrımındaki Gökova daha çok biliniyor.

Akyaka’da yaz aylarında kalabileceğiniz ilk seçenek ( bence tabii ) Gökova orman kampı.Çadır veya karavan turizmine uygun bu seçeneği tercih edenler Türkiye’nin en güzel kampinglerinden birinde denize girerler.Manzara,kayalık plajlar,esinti harikadır.

İkinci tercih apart oteller ve pansiyonlardır.Girişte sağda Aslı pansiyon iyidir.

Neler yenir ?derseniz balık ekmek yapan tekneler özellikle Nur abla’nın yerini tavsiye ederim.Azmak adı verilen kaynak sularının besleyip oluşturduğu akarsu boyunca sıralanan balık restoranlarının çok ama çok iyi olduğu söyleniyor.Ben yemedim yiyenler öyle diyo.Ben çok gezebilmek için kısıtlı bütçe ile hareket ettiğimden sabah akşam balık ekmek yedim Nur abla’da.Nur abla deyip geçmeyin bizzat kendi pişiriyor,ayrıca kendisi oxford mezunu oğlan anası aynı zamanda.

Herneyse gidip pide bile yiyebilirsiniz istedikten sonra.Seçenek çok.

Ne yapılır denirse Akyaka’da:Orman kampının önünden geçen yol boyunca yürünerek önce eski iskele sonra Çınar adlı plaja varılır ki süper güzellikte yerler.Ayrıca azmak boyunca yürüyüp Marmaris yol ayrımına kadar gidebilirsiniz.Orman kampından denize girebilirsiniz,fotoğraf çekebilirsiniz,tekne turları ile Gökova körfezinin güzelliklerini keşfedersiniz, daha ne olsun.Eksisi ise bu güzellikler diyarının bu mevsimde dışarıdan içeri kapağı atmaya çalışan sivrisinekler .

Nur Abla'nın teknesi

Ekim 19, 2007

BABADAĞ

Bir Babadağ evi
2003 yılı Şubat ayı ile 2005 Eylül arasında Babadağ’da çalıştım.Gün oldu devran döndü tekrar Babadağ’a döndüm.Merak edenler soruyor Babadağ nasıl bir yer diye. İşte Babadağ ve Babadağlılar…
-Babadağ Babadağ dağının göğsüne yerleşmiş,yeşillikler içinde bir küçük belde.Çok eğimli bir arazide kurulmuş.Kıpırdasa kayacak sanki.Gündoğdu mahallesi kayıyor ve heyelan nedeniyle Denizli’de Göveçlik taraflarına taşınıyor.
-Daracık sokakları ve küçük alanlı eski evleri var.Evler bir süre sonra şakuli bozulup çatlamaya başlıyor.Her yıl evlerini tamir ediyorlar.Bazı evler yağmur nedeniyle teneke kaplanmış.
-Babadağlılar çok çalışkan .Her evde eskiden el dokuma tezgahı varmış.Sabah erkenden başına geçer,arada dinlenir ,yemek yer ve çalışırlarmış.Sonradan elektrikle çalışan otomatik makineler çıkınca gece yarılarına kadar çalışır olmuşlar.
-Her çocuk bu sesler arasında doğuyor ve yürümeye başlar başlamaz bir işin ucundan tutuyor.Zamanla da dokumayı,ticaretini ve para kazanmayı öğreniyor.Ekonomiyi iyi biliyorlar.
-Babadağ yayla bir yer ama buralılara yetmemiş daha yüksek yerlerde yayla evleri yapmışlar, yaylaya gidiyor , işlerini oradan görüyorlar.Yayla’da çalışıyor,yiyor,eğleniyor,oyunlar oynuyorlar.Hayatı her şeyiyle eğlenceli ve dostça yaşıyorlar yaylada.
-Ne kadar çalışıyorlarsa o kadar da yemeyi,içmeyi ve gezmeyi seviyorlar.Babadağ Keşkeği , et yemekleri ,kızartmalar,şakşuka seviyorlar. Daha bir sürü yemek.Yemeyi sevdiklerinden olsa gerek hafif toplu bir görünümleri var.
- Dindarlar.Babadağ içi cami dolu.Yaylada da mescitler yapmışlar.Hele Göçükoluk denilen bir yerde koyu gölgelik bir patikada ağaçtan yapılmış biri var ki çok güzel.
-Gece 10 da bile birbirlerine çatkapı gezmeye gidiyorlar.Geç yatmalarına rağmen temiz havasından uyku problemi olmuyor.
-Herkes herkesin her şeyini biliyor.Sözlü iletişim yaygın ve güçlü.Bu sebeple ortak kültür herkesi etkisi altına almış ve gelenekler,ortak değerler korunuyor.Mesela her bayramın son günü evlenecek kızlar ve erkekler okul yolunda yürüyor,pazara gelen esnaftan alışveriş ediyor.Gerçek amaç ise kızlar ve erkekler birbirini görsün ,beğenenleri evlendirmek.Buna da kız pazarı diyorlar kendi aralarında.
Daha yazılacaklar var ama birazı da sonraya kalsın.Hemen sermayeyi bitirmeyelim.Aşağıdaki de okulum

Ekim 07, 2007

ENZO AVİTEBİLE VE BABADAĞLI FIRINCININ EŞEĞİ

17 Eylül’de beni ek ders için Babadağ’a çağırdıklarında arkadaşımız Nuray Tuz anlatmıştı.Babadağ çok eğimli bir yer ve dar sokaklı,bazı mahalleler, merkeze uzak yerleşim yerleri var.Bu uzak yerlerdeki insanlar da günlük taze ekmek alacaklar tabii ki.İlçenin fırıncısının bir eşeği varmış.Fırıncı hergün eşeğin iki yanına seleleri yükler içine de ekmekleri koyar,eğimli yamaçları tırmanırlar,evlerin önünde durur, ekmekleri bırakırlarmış.Zaman içinde eşek öylesine işinde uzmanlaşmış ki kendi kendine fırıncıya bile gerek kalmadan, yolları izler,yamaçları tırmanıp evlerin önünde durur olmuş.Aradan yıllar geçmiş eşek yaşlanmış,Babadağlılar motorlu araçlar almaya başlamışlar. Fırıncı da bir jeep alayım da eşeğim yaşlılığında rahat etsin , ekmekleri de jeeple dağıtayım demiş ve bir jeep alıp ekmekleri onunla dağıtmaya başlamış..Emekli edilip, dinlenmesi için işi elinden alınan eşek kendisine ihtiyaç kalmayınca bir süre sonra yemeden içmeden kesilmiş ve vefat etmiş.Kıssadan hissenizi de kendiniz çıkarın artık Ne o öyle her şeyi ben mi söyleyeceğim?

Bu yaz hayatıma giren bir ad Enzo Avitabile .Kim derseniz, ki dersiniz bilirim beni okuyanlar meraklı ve yeniliğe açık insanlardır,bir İtalyan Müzisyen.Bir grupla birlikte kendilerine özgü müzik yapıyorlar.Ritmik,çeşitli enstrümanların (saksafon,mandolin ve davulların ) yer yer araya girip solo bölümlerde hoş müzikler oluşturduğu şarkıları var.Bu yaz Montreal Jazz festivalinde bir akşam 19.00 ‘da dinledik ve ben çok sevdim.Aynı gece iki saat sonra tekrar programlarını tekrarladılar gene dinledik.Seyirciler zaten bayıldı.Dansedenler,coşkuyla bağırışlar,çagırışlar,yanıp sönen ışıklar derken hoş bir zaman dilimi yaşadık.Oglum Türkiye’ye gelirken bir yere kaydedip getirmiş.Artık hemen hemen bilgisayarı her açışımda ENZO AVİTABİLE dinliyorum neredeyse.İnsanı, meditasyon gibi, dinlendiren bir müzikleri var ve tekrar tekrar dinlenmeye uygun.Aynı meditasyon özelliğine sahip bir başka müzik eseri de AMELİE adlı film müzikleridir ki onu da çok dinlemişliğim vardır.Yalnız o müzikler bilgisayar formatlanırken silindi gitti. Yanarım ama ne diyeyim bilgisayarı göçüren kendi oglum çakı çakıvermek kolay değil.Ben ‘’Enzo Avitebile ‘’ dinlerim,diyeceğim soranlara…

Eylül 22, 2007

Neye niyet neye kısmet

Ben böyle olmak istemiyorum.Bütün çabam yolda olmak.Hayat devam ediyor.
Yaz günleri güzeldi.Bu manzarayı günlerce yaşadım mı?Evet.Ama Yaz bitti.Çalışma zamanı


Birkaç yıldır hayatıma ait önemli kararlar aldım ve bunları uyguladım.Mesela bir tarihte hayatımın monotonlaşmasına karşı bir hobi edinmeyi istedim ve motosiklette karar kıldım.Kötü mü oldu?Hayır.Birçok geziler yaptım Marmara kıyılarını ve Batı Karadeniz'i gezdim.Fotograflarını gördünüz. Ege'de ise Bodrum, Marmaris derken gezmedik yer kalmadı.Tabii herşey bu kadar güzel mi geçti?Gene Hayır. Kaç kere motordan düştügüm bana kalsın.Motordan düşmek çok zevklidir.İnsan kendini eşekten düşen karpuz gibi hissediyor.Bir de şu var düştügü için motora binmeyi bırakan da pek azdır nedense.Belki de düşmek alışkanlık yapıyor.
Bodrum'a yerleşmeyi istedim.Bunun için bir arsa da aldım ama imar işleriyle ilgili eksiklerle hala ugraşıyorum.Kararım degişti mi?Hayır.Hala kararlıyım.Kötü mü oldu? Hayır. Aksine deger kazanan bir yatırım haline geldi.
Bütün bunları neden anlattım?Bu yaz başında planım Kanada'ya oglanın yanına gitmek arkasından da Bodrum'a yerleşme planlarıma devam etmekti.Ama evdeki hesap (Türkiye'de herzaman oldugu gibi) çarşıya uymadı ve yapılacak işleri zamana bırakmak durumunda kaldım.
Yaz tatili bitmişti.Yapılacak iş yoktu.Mustafa Kaynak Anadolu Lisesinde yerime iki ögretmen tayin olmuştu. Ne yapayım diye araştırmalara başladım.Hatta İstanbul ve İzmir'de bile seçenekler araştırdım ama tam karamsarlıga kapılmak üzereydim ki Babadag' dan bir ögretmen arkadaşım aradı ve Okulda ögretmen açıgı var, tüm dersler boş ,gelmeyi ister misin'' dedi.Tamam dedim .Gelirim.''Tilkinin dönüp dolaşıp gelecegi yer kürkçü dükkanıymış'' lafına uygun olarak Babadag'a döndüm.Artık Hacı Mehmet Zorlu Çok Programlı Lisesindeyim.Bu yıl ki planım bu.İnşallah yaza kadar kazasız sürer.Gelecek Yaz'a yeni planlar hazırlarım nasıl olsa.Görüşürüz.

Eylül 13, 2007

Güzelpınar

Üç tanesini bizim yedigimiz alabalıklar'dan geriye kalanlar.

İlker ve Mehmet bey Şelale önünde
İlker bey Güzelpınar yolunda iş başında.

Evvelki hafta ogullarımla birlikte vakit geçirmek ve eglenmek amacıyla Güzelpınar'a gittik.Güzelpınar Denizli'nin kuzeyinde Çökelez dagının zirvesine yakın bir kasaba.Buradan devamla ''Hoca'nın yeri'' adlı bir alabalık çiftligine ulaşılıyor.Zahmetli bir yol ama vardıgınızda kayaları yalayıp aşagı düşen bir suyun oluşturdugu şelale,koyu gölgeli bir mesire alanı sizi dinlendiriyor.Alabalık havuzları,yer sofralarında yemek yiyenler fotograf çekenler var.Biz de yedik,kolamızı içtik ve dönmek için yola çıktık. Güzelpınar'a vardıgımızda üç ayrı olay bizi etkiledi.Bunları paylaşmak istedim.
Birincisi kahvede oturup çay içelim dedik.Arabayı park etmek için yolun açılmasını bekliyorduk.Bu iki üç dakika sürdü.Bu sırada yolun karşısındaki bir adam elinde iki salkım üzümle geldi ve ''alın bunları yiyin'' dedi.Çocuklar böyle ikrama alışmamış.Sevindiler ve yediler.
İkincisi kahveye oturunca oldu.Bir adam ısrarla onun masasına oturmaya davet etti.Neyse oturduk.Sohbet ettik,çay ve gazozlar içildi.Tabii hesap yine bize ödettirilmedi.
Üçüncüsü ise sohbetin sonunda ortaya çıktı.Yaz sıcagında ceket kravat giyinmiş gençten bir adam saga sola laf yetiştiriyordu.Kim bu adam? dedik .Cevap;Arkadaş İmam Hatip mezunu biri imiş.Okuyup tıp fakültesini bitirmiş.Doktor olduktan sonra kafasındaki Dini anlayışlarıyla askerlik görevini birbirine uyduramamış ve depresyona düşmüş.Zamanla ilerleyip kafa kayışı kopartmış ve boşa dönmeye başlamış.Artık akıl saglıgı yerinde olmayan biri olarak köy yerinde geziyordu.Çok üzüldüm ve insanların beynini boş inançlarla doldurup sebep olanlara lanet olsun dedim.Kalp işi olan Din ile beyin işi olan Dünya işleri birbirine karışmıştı. İlginç bir yer bu Güzelpınar...
O kafayla yolu karıştırıp Pamukkale'ye çıkan yola girmişiz.Pamukkale Kasabasına kısaca ugrayıp Denizli'ye döndük.

Eylül 08, 2007

İZMİR FUARI

Hintli giysileri içinde bir grup kız.Gerçekten Hintliler galiba...
Perşembe günü oglumu uçaga ulaştırmak için İzmir'e gittik.Ben,oglum ve Enver enişte.Saat 13.00 de vardık.Eniştenin Hastanede işi oldugundan onu gönderdik.Ardından oglumla Migros'unkafeteryasında yemek yedik ve onu da ugurladım.Herzamanki gibi duygusal anlar yaşandı tabii.
Akşama kadar nasıl vakit geçireyim derken bir arkadaşım aklıma geldi.Hadi gidip bir çay içeyim dedim aradım. Karadenizli arkadaş; ''başka zaman gel ''deyince çaresiz Fuar'ın yolunu tuttum,vardım Fuar'a.
Nerede gençligimin Fuarları nerede bugünün Fuarı.Heryeri Ulusal Pavyonların kapladıgı ve devletlerin gövde gösterisi yaptıgı ,şarkıcıların karşılıklı Gazinoları doldurdugu, İzmir sokaklarının afişlerle süslendigi,bütün fuar alanının dolu dolu oldugu,gezmekten ayagımıza karasuların indigi Fuarlar bitmiş.
Fuar girişi 1 YTL.Girişten itibaren saglı sollu satıcılar sıralanmış.Kimi sigarayı bıraktıran elektronik sigara satıyor kimi kestane şekeri.Kredi kartı,motosiklet ve uydu yayını pazarlayanlar,türlü çeşitli yiyecek satanlar ve ortaya çıkan koku,seyyar satışları anımsatan satış kapalı alanları burada yeni birşey yok dedirti.Lunapark ve hayvanat
bahçesi zaten bildigimiz şeyler.Biraz otomotiv sanayi ürünleri dikkatimi çektiler ki onlar da açılmamıştı.Çıkıyordum ki soldaki binayı farkettim.Bütün fuar faaliyeti yan yana 4 binada toplanmış.Kentler (Çorum ), Ülkeler (Ukrayna ) burada bulunuyor.Başka ülkeler de gelmiş ama ticari baglantı için basit bölümlerde birkaç broşür ve resimle işi idare etmişler.Resim Ve Engellileri konu alan fotograf sergilerini başarılı buldum.Aydın kenti de güzeldi.Bundan başka da bol bol kobi denilen işletmelerin ürünleri vardı.
Enişteyle de buluşup Dünya mutfaklarına ait yiyeceklere gözattık ve doooogru metro'ya.Üçyol'a parketigim arabayı alıp yolcu yolunda gerek deyip döndük.


Basmane Meydanında ıslatılan Yerküre.


Fuar'ı gezmiş,yorulmuş ve düşüncelere dalmış bir Ege'li.Ayakkabıların duruşuna,çoraplara,gümüş imameli tesbih'e ve saate bakar mısınız.Çok güzel.



Eylül 03, 2007

DİDİM

Agustos ayı nın 6 sından sonra Denızlıdeydım ve sagolsun Dedem'ın torunları, akrabanın akrabaya etmesı gereken ezıyetı ettıler.Mıras malı tarlaları paylasmada anlasamayıp Mahkemece satısına gıttıler.Çözümsüzlük le gecen günlerle enerjimi bitirdiler.Ben de kacmak ıcın ılk fırsatı degerlendırdım.
Gecen defa dedıgım gıbı ''Agustos bır yaz ay'ı ve yazları ıskalayan hayatı ıskalar'' dusuncesınden hareketle Dıdım'e gıttım.Dıdım Akbük bır sıte cennetı.Dag tas sıte dolu.Yazlıkcılar artık donuyorlardı ve ben de bol bol denız- gunes- kum yaptım.
Yazlıkcıların bırkısmı sabah önce yürüyüş sonra yüzme ıle güne baslıyor.Bazıları balık gıbı yuzuyor.Bazıları da gec vakıt kalkıp ögle sıcagında sahılde vakıt gecırıyor.
Yaygın olarak okumuyor ve bunun yerine okey oynuyorlar.Hacı olan bır yakınım ( İkinci dereceden akraba) ''namazımı kılayım da sonra oynarız'' diyebiliyor.En yaygın işler,yeme ,yüme,yatıp uyuma ,yüzme,evlerde toplanıp çay-börek toplantısı.
Bır şakacı esnaf ile şakacı hanımı;
Erkek-Hanım hatırlat ta müşteriler gittikten sonra seni bir döveyim..
Hanım-Sıkar o biraz.
Hanım-Gecen gün bana ucan tekme attı.Ayagını bir tuttum.Adam yerde.....
gibi hos diyaloglarla anlasıyorlardı.
Bır esnaf yaz mevsimi gelirinin azlıgından şikayet edip sucu Baykal' a yükledi.Ortalıkta hareket yok.Para dönmüyor.
Neyse,bu yaz da deniz özlemini gıderdik.Ama Beyagac Erenbaba gezısı seneye kaldı artık.

Ağustos 11, 2007

Agustos

2005 yaz....Gokceada Sahılı,Yenı Kalekoy.Cadırım ve kahvaltı sofram.......
Agustos ay'ındayız ve Turkıye'de.Yaz gecıyor.Sıcaklar bızı bunaltsa da bır zaman sonra bu gunlerı ozlemle arayacagız.Bu nedenle henuz vakıt gecmeden yapılabıleceklerden bazılarını yazayım da belkı canınız ıster uygularsınız.,

15 Agustos Gokceada ıcın onemlıdır.Bu tarıhte Gokceada dogumlu Rumca konusan vatandaslar Gokceada'ya gelırler.Senlıkler duzenlenır.Gecelerı fılm gosterımlerı yapılır.Gokceada en senlıklı gunlerını yasar.Yenı Kalekoy'de gezınebılır,Eskı Bademlı'de Cınaraltında dınlenebılır,Zeytınlı'de eskı usul Dıbek Kahvesı ıcebılır ve Tepekoy'de Barba'ya ugrayabılırsınız.Ev yapımı sarap ve fıstık mı? Hay hay...Denıze mı gıreceksınız Yıdız Koyu,ve daha bırcok şey..Gokceada'yı gercekten cok severım.

15 Agustos aynı zamanda Bozcaada'da Dunya'da ılk bagbozumunun senlıkle kutsandıgı tarıhtır.Guzellıkler dıyarı Bozcaada anlatılmaz yasanır.Tavsıye ederım

Agustos ayı Karadenız gezısı yapmak ısteyenler ıcın de ıdeal zamanlardandır.Fındıklar toplanır,Yaylalara gıdılır,Karadenız yemeklerı tadılır.

Eger yolunuz Ege'den ozellıkle Aydın'dan gecerse Dunyanın en guzel Incır'ını yıyebılırsınız.

Bu arada ben Kanada'dayken bılgısayarımı ozel mulkıyetıne gecıren sevgılı oglum Mehmet'e (Butun bırıkımım olan resım ve muzıklerımı kaybettıgı,klavyemı F'den Q'ya cevırerek bana zorluk yarattıgı ıcın) ozellıkle saygılarımı sunarım.

Ağustos 08, 2007

Kanada dedikleri

Hobi işte....
Döndüm.Kanada ve Kanadalılar hakkında aklımda kalanları özetleyip bitireyim.*Kanada düz ve yemyeşil bir ülke.Dogal kaynakları bol.Su zengini.
*En'leri var.Dünyanın en yüksek binası (CN Tower),En uzun caddesi (Yonge Street) ve en büyük Şelalesi (Niagara) gibi.
*Cok zenginler.Para her alana hakim.Zenginligi alışveriş merkezlerindeki yogunlukta ve otomobil markalarında görüyorsunuz.
*Dışarıda ve farklı bir ülke yemegi yemek,ickili mekanlarda oyalanmak epeyce seviliyor.
*Dinamikler.Hem yürüyor hem ellerinde icecegi kahveyi taşıyor hem de cep tlf ile konusuyorlar.
*Cok fazla okuyor ve spor yapıyorlar.Kütüphaneler cok ve dolu.
*Günlük hayatta mutluluk saglamaya ugraşıyorlar.Ülke yönetmiyorlar.Bu işi görevlilere bırakmışlar.Her alanda secimler önemli.
*Hobi ülkesi.Her hobiyi para cok oldugundan abartmıslar.
*Beyzbol.buz hokeyi.Amerikan Futbolu.Golf oynanıyor ve seviliyor.
*Toplumsal hayatta cok saygılılar.Aralarında kesin mesafe var.Herkes kendinden sorumlu ve kendini istedigi gibi ifade ediyor.Kınama ve ayıplama yok.
*Polis ülkeye egemen.Hatta Polis Devleti de deniyor.Şili milli takım oyuncuları bile dayagı yedi oturdu.
*Kanada dan Türkiye görünmüyor.Bilmiyorlar,ilgilenmiyorlar.
*Gercekten laikler.Yüzlerce Kilise var.Devlet in din konusuyla hic işi yok.

Ağustos 04, 2007

kanada (Gercek 9)

Cumartesi gunu ogleden sonra Oguz (Ilker'in ev arkadasi) ,Ilker ve ben Toronto'daki eksik kalan son atraksiyon'u da yaptik ve CN TOWER'e ciktik.(Anlami Canada National Tower-Kanada Ulusal Kulesi-)Kisi basi 25 dolar verdik,1 saate yakin asansor sirasi bekledik,yorulduk,bir kisim Arap kisiler siralari gecip ,kaynak yapip ve aralardan sizip one gectiler ki kurallara uymamayi aliskanlik haline getiren toplumlari saygiyla andik.1 dk da kus gibi ve insanin icini bir hos eden asansor sonrasi korka korka manzaraya baktik.Hava cok berrak olmadigindan resimler basarisizdi.15 dk da cevrenin kuleden gorunusune baktik ve indik.Gorev tamam mi? Evet. Dunyanin en yuksek yapisina ciktik mi ?Evet.
Kensington Market sokaginda cicek bahcesi haline getirilmis bir hurda otomobil.Bir sanat eseri.
Dikkatimi cekti.Burada iki katli evleri Amerikan tarzi yapiyorlar.Zemin suya yalitimli beton.Zeminden sonrasi ahsap malzemeyle yapiliyor ve disi tugla ile yapiliyor.Saglam mi evet.(Ilker'in evi 1930' da yapilmis ve hala tertemiz kullaniliyor.)
Casa Loma.Burasi
Kanada'nin en meshur kalesi.Aslinda kale'ye benzeyen bir konak demek daha dogru.Nerede bizim kaleler nerede bu.Kanada kurulurken savaslar buralarda yapilmis.Birkac bin ingiliz,Fransiz askeri arasinda. Neyse bu yazi Kanada Toronto'dan son yazi.Aksama Ucaga binip hayirlisiyla donecegim.Gezdim,gordum,yazdim.Birkac degerlendirme ve aklima geleni de Turkiyeden yazarim.Geziler bitti mi?Hayir Insallah Hindistan?......Hoscakal Toronto

Temmuz 30, 2007

kanada 9

Ilker'in takimi.(Betty Ford Alumni) Burada bildigimiz futbol'a Soccer diyorlar.Tamamen eglence ve sosyal amacli oynaniyor.Takimda 4 erkek 2 kiz karisik oynuyor.Kiz sayisi fazla da olabilir.Gruptaki maclarindan sonra maci kazanmanin rahatligi ile sohbet ediyorlar.Ilker 2 gol attigi bu macta cok basariliydi.Amac bir top pesinde kosup enerji harcamak,kendine guven,arkadas ortami edinme.Buradakiler internet ortaminda biraraya gelmis eglenceli bir arkadas grubu.
Cin Mahallesinden bir gorunum.Burada kucuk dukkan islerinin cogunu gocmenler ozellikle de cinliler yapiyor.Cin'den getirilen mallari pazarliyorlar.Cok buyuk katki ulkelerine.Ama tipik asyali daginikligi da hemen goruluyor.


Toronto Universitesinin yakininda cadde ortasinda bir sutun uzerinde tavsan motifi.Burada pekcok heykel vb. eser yollari susluyor.


Toronto'nun bazi sokaklari var ki yurumek bile insani dinlendiriyor.Bu da onlardan biri.

Toronto'da down town denilen (asagi sehir) kisimda surekli aksam uzerleri bir etkinlik oluyor.Bu da Afrika danslari yapan bir grup.Bazilari Afrikali olamayacak kadar beyaz ve besili ama maksat eglence olsun....

Temmuz 24, 2007

niagara

Nihayet gecen cumartesi Niagara'ya gidebildik.Kanada cok gelismis bir otoyol sistemine sahip ama bir kaza ya da ariza durumunda trafik tikaniyor.Bu nedenle cok yavas gittik.Niagara bir kent ve burada selaleden baska gosterecek birseyleri olmadigindan bir suru yapay para tuzagi hazirlamislar.Gazinolar (Kumarhane ) insanlari cok kucuk paralarla kumar oynatiyor.Degisik bir yapi olusturup dikkat cekmek ve parasini almak mesele bu.Bu bina da bu amacla yapilmis.
Az once ifade ettigim amacla hazirlanmis Hollywood tarzi atraksiyonlar olan bir cadde.Resimdeki kiz Ilker'in futbol takim arkadasi Coleen.
Ista Niagara.Dunyanin en buyuk selalesi.Dev gibi.Selalenin sol tarafi Amerika.Nehir gemileri ile ziyaretcileri suyun dokuldugu yere kadar goturuyorlar.Su tanecikleri ile islanip geliyorsunuz.
Bu gordugunuz de bir selale ama Amerika tarafindan dokuluyor.Yani onlara ait.Daha kucuk.
Amerika tarafindan Niagarayi izlemeye gelenleri goruyorsunuz.Sari renkli naylonlar giyiliyor.(Kanada tarafi mavi renkli) Merdivenler ve teraslardan izliyorlar.
Niagara gezi arkadaslarim.Joe (Irlandali,gezmeye gelmis Coleen'in arkadasi Gazino'da 15 dolar kazandi.),Coleen (Ilker'in arkadasi,Irlanda asilli Kanadali,Irlandalilar genelde sansli olurmus Coleen de 45 dolar kazandi,Benzin parasi yapti,tesekkurler.),Ilker (Oglum)

Temmuz 19, 2007

kanada 6

Gunlerdir evden gidilecek bir yer belirleyip yola cikiyorum ve saatler suren yuruyusle gorup donuyorum.Burasi Toronto'nun cok sayidaki kiliselerinden ama guzellerinden biri. (Queen street east )
Queen caddesinin en dogu ucundan baslayan 'Beaches' yani plajlar bolgesi.Kilometrelerce uzunlukta Ontario golu sahili.Bisikletliler,yuruyenler,kosanlar,kopekliler,vs.Ama misir saticilari yok,semsiye kiralayanlar yok,seyyar saticilar yok.....
Iste Toronto:Tamamen suni bir gorunum .Binalar camla kapli,parklar duzenlenmis,insani duygu eksik sanki...
Front caddesinde Lawrence market.Dunyanin en guzel pazari oldugu iddiasindalar.Kapali binada;et,balik,peynir vb. yiyecekler satiliyor.Guzel bir pazar iste.
Bir bina duvarina cizilmis ve 1900'lu yillari gosteren resim.Kanada boyle olusuyor.Ben Toronto'dan haberlere devam edecegim.Gorusuruz.Bye....