Ocak 27, 2007

HOŞÇAKAL MUSTAFA KAYNAK ANADOLU LİSESİ


Sevgili öğrenciler
maalesef sizlere tam olarak izah edemedim ama ben kendimce haklı nedenlerle hayallerimin peşinden gidiyorum.
Bir sahil kasabasına yerleşme gibi bir hayalim var.inşallah olur.Motorla uzun geziler yapma hayallerim var.İnşallah bu da olur.
ÖĞRETMENLİĞİMİN son birbuçuk yılını sizlerle çok güzel günler geçirerek tamamladım.Bana mutluluk verdiniz.Kalbini kırdıklarımdan özür dilerim.Hepinize hayatta mutluluklar dilerim.
Yolculuk devam ediyor.Önemli olan yolda olmak varmak değil.

Ocak 21, 2007


gezideki son mola yeri:çivril
elma diyarı

yaz gezisi sonunda en son iki fotoğraftan biri. Büyük taarruz idare yeri
26 ağustos 1922 de Türk kuvvetleri ile yunanlılar arasında başlayan ve 4 gün süren binlarce şehit pahasına tepelerin el değiştirdiği ve sonunda Büyük Zafer'in kazanılıp yunanlıların izmir'e doğru kaçışının başladığı yer.Büyük önder ve şehitleri rahmetle anıyoruz.

Ocak 14, 2007

oğlum

Dün oğlumdan bir e-posta aldım.Bana hem kendinin hem benim bloğumu okuyan ve duygulanan bir babanın mesajını iletmiş.Her ikisine de teşekürler.Ben kendi çapında bir öğretmen,hukukçu ve hepsinden de önce bir insan olmaya çalışıyorum.İnsan olan herşeye kavuşur.Resimdeki gibi, dağ başlarındaki yalnız ağaçlar gibidir babalar.Çocuklarının sevgisini beklerken yalnız başlarına ve sessizce.Ayrı da olsalar yürekleri birliktedir.
Kendisinin affına sığınarak yazısını aktarıyorum:
Babalar - Ogullar
Hic yazasim yok, elim kaleme gitmiyor. Veya yazip yazip siliyorum, bloglines abonelerim farkinda sanirim, cunku silsen bile kacmiyor bloglines’dan…

Aslinda hic yasayasim yok desem? Uc gundur bulasik yikamiyorum, lavabo dolmus… Gecen hafta camasira gitmedim, bugun de gitmezsem uzerime giyecek camasir olmayacak haftaya ayiptir soylemesi… Canim HIC bir sey istemiyor, kahvalti bile etmiyorum; sabah kalkinca kahveyi koyuyorum, o olurken dus, cikinca sigara – kahve, yeter…
Isyerim evime gore doguda… Dolayisiyla her sabah ise giderken ve her aksam is donusu gunes karsimda; sabah gunesi ben doguruyor, aksam da ben ugurluyorum bu diyarlarda ben size soylemis olayim bak… Yilbasinda kendime hediye aldigim player'i de taktim mi kulagima, karsimda dogan gunes, shuffle'da bahtima dusen sahane bir sarki, e ben de terkediyorum gercek dunyayi, o yarim saat boyunca kendi / kapali kapilar ardindaki / kimsenin bilmedigi / bilincimin derinlikteki / golgelerin olmadigi dunyaya geciyorum… Bu arada slalom yapan, sari / kirmizi arasi isikta gecen okuzler beni cekmeye calissalar da gercek dunyaya, nafile… Keyfimi bozamiyorlar kendi dunyamda…
Sonra adim adim donuyorum gercek dunyaya sirkete gelince; kusaniyorum gercek dunya silahlarimi, gulmemeye ozen gosterdigim yuzum, sadece is konusan agzim, sert bakislar gibi… Bu silahlari kusanmam lazim, yoksa biliyorum ki gercek dunyada muzik yok, duygular yok, siir yok, ask yok. Siparisler, bos biraktigin anda kendi dunyasina dalip dalga gecmeye can atan elemanlar, makina kapasiteleri, haftalik raporlar var.
Gun bitiminde donus yolunda ayni rituel, bir ibadet gibi tekrarlaniyor, player kulagimda, batan gunes karsimda, ben kendi dunyamda…

Aksam biraz internet surf, ne denk gelirse artik, linkten linke… Nasil denk geldim hatirlamiyorum, genc bir arkadas, Ilker Ender, Toronto’da imis, blogu var, fotografci, burada biraz soluklanalim o zaman, okuyalim bakalim, sonra her zaman yaptigim gibi (“iyiymis lan, linklerine de bakalim”) deyip linklerine bakiyorum, bir link: babam…
Hemen tikliyorum linke, aferin, blank page acmis, isini bilenlerden… Baba karsimda simdi, Mustafa Ender… Bir ogretmen, Denizli’de (ana? kimlerdensiniz?) memleketlim, benden birkac yas buyuk, motosikletli, gezgin, aydin, kamerasi var, bakmayi, gormeyi, gordukleri hakkinda kafa yormayi ve bunlari yazmayi bilen ve isteyenlerden, doygun…
Her iki sayfa da acik ekranda, bir babaya, bir ogluna bakiyorum; gozlerim doluyor…

Mustafa Ogretmenim, bir tek sey diledim baba-ogul blogunuzu okurken; dilerim ki onumuzdeki sene okula baslayacak olan hasretim oglum Can’in ogretmeni sen olursun, ona da ogretirsin, kendi ogluna ogrettigin gibi
Aydin olmayi,
Yasama bakmayi, gormeyi,
Onemli olanin aldigi nefes sayisini saymak degil
Nefesini kesen anlari saymak oldugunu
Yasam agacinin her damlasindan keyif almayi

Onemli olanin varmak degil, yolda olmak oldugunu

Ocak 10, 2007


Yolculuk sürüyor ancak artık sonlardayız.Son gün bir başka durak Başkomutanlık savaş alanı ve idare yeri.Bunun için Afyon'un Dumlupınar ilçesine uğramanız gerekiyor.Anıt alanından ilk fotoğraf.Şehitlere rahmet diliyoruz.Büyük Ata'ya saygı ve sevgilerimizi şükranlarımızla sunuyoruz.

Ertuğrul Gazi'nin türbe içindeki sandukası

Ocak 05, 2007


Bilecik Söğüt-Ertuğrul Gazi türbesi içinde Osmangazi'nin mezarı

Dönüş yolundayım sırada yolüstü bir uğrak yeri Ertuğrul gazi türbesi var Osmanlı devletinin kurucusunun babası ALLAH rahmet eylesin