Eylül 26, 2012

Son Durak,Belgrad

 9 Saatlik bir tren yolculuğu.Saraybosna'dan kuzeye bir baraj gölü boyunca uzayan demiryolu.Yemyeşil vadiler.Minik köyler, camisi ile yeşilin ortasına yerleşmiş.Giderek yorgunluk.Sınır.Karşımıza Sırp polisler beklerken Hırvatistan'a hoşgeldiniz.hoşbulduk da Sırbistan nerede.Daha dur bakalım.Tren doğuya yönelerek yoluna devam ediyor ve saatler sonra Hırvatistandan çıkıyoruz, Sırp sınır görevlileri pasaport kontrolü yapıp Sırbistan'a giriyoruz.Hava kararıyor.Gecenin 9.30'unda Belgrad Tren İstasyonu.Elimdeki kendi yaptığım kroki ana hatları ile işe yarıyor ve sora baka  Hosteli bulup yerleşiyorum.
Ertesi sabah Hostelden çıkıp hareketli kaldırımları izleyip kentte gezilecek yerlerin başında gelen Kalemeydan'a geliyorum.Burası Osmanlı'nın yaptığı Belgrad Kalesi.Önce Surlar sonra burçlar ve sonunda İstanbul kapısından girip Deftardar kapsına varıyorum.Üstte İstanbul Kapısı...
 Defterdar Kapısının üstündeki surlarda ise bu muhteşem görüntü karşılıyor insanı.Tuna ve Sava nehirlerinin birleşen kolları.Sağdaki yeşil alan nehirdeki bir ada.
 Kalede bulunan kentin sembollerinden olan bir heykel.Belgrad heykeller,rölyefler kenti adeta.
 Köprüler,Nehir gemileri,hurdalar...
 Sırplar ile Bosna-Hersek arasındaki savaşta iş işten geçtikten sonra Sırpları durdurmak için Belgradı bombalayan Amerikalılardan kalan bir bina harabesi.
 Kentin yayalara ayrılmış caddesi ve buradaki yön belirleyici.
Mareşal Tito'lu yıllardaki sosyalist sistemden kalanlar tezgahlara düşmüş.Burada bir para vardı ki koleksiyonluk,üzerindeki sıfırları sayamadım.
Belgrad , Balkanlar gezimin en güzel duraklarından biri oldu.Eski ve yenileri ile Katedraller,Estetik görünümlü binalar,parklar,kafeler,Dobradan yani iyi günler diyerek selamlaşan uzun ve estetik insanlar.Tabii fiziki yapıları savaşta yaptıklarını unutturmuyor.tanıyabildim mi onları,sanmam.Benimki bi görüp geçme sadece.

Hiç yorum yok: