Şubat 13, 2008

Malula ve Şam

Kasyon Dağı:İlk cinayet mahalli (Kabil'in Habil'i öldürdüğü yer ) , bugün Şam manzaralı bir teras
Malula'da Saınt Takla Manastırında sabah ayini
Malula; Şam yakınlarında,çevresinden epeyce yüksekte,kayalara sırtını dayamış bir kasaba.Burası Meryemana’nın Hz İsa’yı alarak Romalılardan kaçırdığı ve 12 yaşına kadar yaşadıkları yer.Halkı İlk Hristiyan dili olan Arami’ce konuşuyor ve hala Hristiyan inancını sürdürüyorlar.Kayaların arasından çıkan kutsal su’dan içip, kendilerini Hz. İsa’ya adamış Rahibelerin birlikte ilahiler okudukları Saint Takla Manastırını gezdik.İnsanın içine işleyen bir ruhani hava hepimizi sardı.Kahvaltımızı da bu kartal yuvasını andıran kasabanın en tepesindeki Malula Otel’de yaptığımızdan Şam’a doğru yola çıktık.
Ve Şam’dayız.Ortadoğu’nun tüm havasını yansıtan Şam’da ilk durağımız Süleymaniye Medresesi oldu.Mimar Sinan tarafından yapılan Medrese yakın zamanlara kadar Suriye-İsrail savaşına ait uçak vb.eserlere ev sahipliği yaparken artık Türkiye Cumhuriyetine bırakılmış ve bize ait eserleri sergileyecek.Camii,talebe odaları,havuzu ile çok güzel bir eser.Arka bahçede ise son halife Vahdettin ve yakınları ebedi istirahatteler.
Şam’daki akşam gezintisi ise Emeviye Camii için oldu.Emeviler tarafından yaptırılan eser bir mimari harikası.Geniş bir bahçe’den sonra dikdörtgen dev gibi cami’ye giriliyor.Dört mezhebe ait minberler,ders veren din alimleri,dinleyenler,Dua edenler,namaz kılanlar derken son derece huzur veren bir ortamı yaşıyorsunuz.Çıkışta ise yaklaşık bir kilometre kadar uzunluktaki ve sağlı sollu dükkanlarıyla Hamidiye Çarşısı uzanmakta.Tipik şark görüntüleri içerisinde alış veriş yapan insanlarla dolu burası. Otobüslerin yanına vardığımda yalnız olduğumu anlayınca az ilerideki meydana kadar gidip geleyim dedim.Meydanda gene bize ait bir eser beni bekliyordu.Hicaz demiryolu’nun bir durağı:Şam İstasyonu.
Şam o gece bizi misafir etti ama bize gösterecekleri bitmemişti.Oteldeki konaklama ardından Hz Ali’nin evlatlarından Seyyide Zeynep Cami otelin hemen yakınındaydı.Kubbesinde kullanılan 5 ton altın ile pırıl pırıl parlıyordu bu muhteşem İran eseri.
Bilal-i Habeşi ve diğer sahabe mezarlarını ziyaret,dua edip fatiha okuma ile devam eden gezide tekrar gelmek üzere Ürdün’e doğru yola çıkıldı.
Biz Şam’ı bıraktık ama o bizi bırakmadı.Ürdün dönüşü Şam akşam saatlerinde karşıladı bizi.İlk durağımız ise Şam’ın batısındaki Kasyon dağı oldu.Kabil’in Habil’i öldürdüğü ve insanlığın ilk cinayetinin işlendiği bu yerde ne olay yeri inceleme ekibi vardı ne de savcı.Olay olalı binlerce yıl geçmiş insanlar artık toplu cinayetlere başlamışlardı.Kasyon dağından Şam manzarası ise tek kelimeyle harikaydı.Işıl ışıl Emeviye Camii,Başkanlık sarayı,meydanlar,caddeler ile Ortadoğu kenti karşımızdaydı.



Şam'da Hamidiye Çarşısı

Seyyide Zeynep Camii

Hiç yorum yok: