Temmuz 15, 2009

BİR ''GÜLSÜM '' HİKAYESİ

Gülsüm 17 yaşında lise 2. sınıf öğrencisi güzeller güzeli bir kızdı.Tüm okulda olduğu gibi İlçede de onu bilmeyen yoktu.Denizli'nin bu uzak ilçesinde herkes birbirini bilirdi zaten.Kim kimle evli,çoluk çocuğu kaç tane,adları ne?Bunlar sıradan herkesin bildiği şeylerdi işte.
Gülsüm'üm rüyası ise okumak,bi meslek sahibi olmaktı.Tabii birini de sevecekti ama daha zamanı vardı.belki de vardı kim bilir?
Reşit ise kasabanın zenginlerinden birinin yaramaz çocuğuydu adeta.Arkadaşları ile her haylazlığı yaparlardı.Nerede akşam oradada sabah olurdu bazen.Gençlik işte.Babası da bıkmış usanmıştı ama elden ne gelir.Evlat işte, atsan atılmaz satsan satılmaz.Oğlana git biraz akaryakıtistasyonunun başında dur,pompacılara gözkulak ol diye diye dilinde tüy bitmişti ama
oğlanın umurunda değildi.Varsa yoksa arkadaşlarıyla takılırdı.
Reşit ve arkadaşları tam da okulun dağılma saatinde gene içmeye gitmeye karar vermişler,okuldan çıkanlar arasından kornaya basa basa kalabalığı yarıp geçiyorlardı ki Reşit'in gözü Gülsüme takıldı kaldı.Bu ne kızdı böyle.Kendisi birkaç yıl evvel okulu yarım bıraktığında bu kız neredeydi acaba.Ya daha gelişip serpilmemişti ya da Reşit kördü,kimbilir.Reşit orada
kalakaldı.Kızın yüzü gözünün önünden gitmiyordu.Ne yapıp edip bu kızı alacaktı.Kızla tanışmasına da gerek yoktu.Doğrudan ailesine açtı konuyu.Dur hele dedi babası.Biz ki zengin bir aileyiz bize yakışırlar mı düşünelim.Anası da: ben de bi soruşturayım dedi.Nasılmış,huyunu tüyünü bilmeden kız mı alınırmış?Dur bakalım daha kızın okulu neyim var.Hemen coşma.
Aile bi düşünelim derken haklıydı ama Reşit kafayı takmış Gülsüm deyip başka bişey demiyordu.Artık okulun dağılma saatlerini gözler olmuştu.
Ana babası Reşitle başedemeyeceğini çok geçmeden anladı.Reşit daha çok dışarı gidiyor,içiyor,ters ters cevaplar veriyordu sorularına.Yapacak bişey kalmamıştı.Çaresiz gidip Gülsüm istenecekti.
Gülsüm'ün ana babası orta halli,kendi işinde gücünde insanlardı.Kasabada kimse onlar için kötü birşey duymamıştı şimdiye kadar.Görenek gereği aracılar haber ettiler hayırlı bi iş için evlerine misafir geleceğini.Reşit'in ailesinin ellerindeki hediyeler varlıklı olduklarını hemen belli ediyordu ama ne yapsınlardı yani.varlıklı olmak suçmuydu ki.
Hoşbeşten sonra kız istendi.Kızın babası bi düşünelim, dedi,Usulen.Kız daha küçük.Okulu var,hen sonra o ne diyecek bakalım.
Gülsüm:katiyen olmaz diye hemen bayrağı çekti.Benim yaşım kaç ki.Ben okuyacam.Öğretmen olacam.Evlenmek istemiyorum ben,diye kendi kendine konuştu durdu.Yapacak bişey yoktu.Kız istemiyordu.Zorla olacak değildi ya.
Reşit cevap gelince çıldırdı.Dar ederim bu kasabayı onlara dedi,esti gürledi.İlk öfkesi geçer geçmez de doğru arkadaşlarıyla içmeye.Ne de olsa reddedilmek kasabanın en zengini de olsa onlara da zor gelmişti besbelli.Bi daha istetti ama nafile.Gülsüm,Nuh diyor başka da bişey demiyordu.Kasaba çalkalanıyordu.Gülsüm ne dişli kızmış, diye.Hele arkadaşları Gülsüme hayran hayran bakıyorlardı.Sen tut,kasabanın en zengin ailesinin oğluna hayır de.İnsan zengin oğlunu teper mi diyen de oldu,Aferim diyen de.
O yaz Lisenin son sınıfına geçmişti.Hem de takdirname alarak.Gelecek yılın sınavı için şimdiden kitaplar almış,çalışmaya başlamıştı.Gençti bi taraftan da.Arkadaşlarıyla buluşuyor,dedikodu ediyor,arkadaşlarıyla eğlentilerden de geri kalmıyordu.
O akşam kına gecesi vardı,yukarı mahallede.Hadi dediler kızlar.Hep beraber gittiler, oynadılar,kalkıdılar.Vakit epeyce ilerlemişti.Anca varırız eve dediler.Yoksa sabaha kadar da oynarız biz.Yola çıktılar.
Eve yaklaşmışlardı ki birden bi araba önlerini kesti.Ellerinde pompalı tüfekle Reşit atladı arabadan aşağı.Sonra da arkadaşları.Kızlar anlamışlardı.Reşit Gülsüm'ü kaçıracaktı.
Bağrışmaya başlayan kızların bir kısmı çok sevdikleri Gülsüm'ün üzerine kapandılar.Kız altlarında nefes alamayacak haldeydi.Reşit durumu anladı.Bu işe girerken çok düşünmüştü,çok da içmişti.Gözü Gülsümden başkasını görmüyordu.Tek tek
kadınları tuttuğu gibi savurmaya başladılar.Nihayet Gülsüm ortaya çıktı.Tuttukları gibi arabaya atılan Gülsüm,İmdaaaat! kurtarın diye bağırıyor,kadınlar ağlaşıyorlardı.Gaza basan şoför tozu dumana kattı, gitti.Arkalarında kalan kalabalığa dönüp bakmaya fırsat bile kalmamamıştı.
Nereye gideceğiz? diye sordu arkadaşı.Orman yoluna sap! dedi,Reşit.Bu arada ipi verin de kızı bağlayalım,tepinip duruyor bu.
Ellerini bağladıktan sonra Gülsüm'ün hareket edecek hali kalmamıştı.Nihayet daha önceden bildikleri çeşme başına vardılar.
Duralım,dedi Reşit.Durdular.Kimi korkudan kimi heyecandan şaşırmış kalmışlardı.Kimi tuvaletini yapmaya gitti kimi de elini yüzünü yıkamaya. Reşit fırsat bu fırsat dedi.Siz biraz oyalanın dedi arkadaşlarına.Neden kaçırmıştı Gülsüm'ü? Evlenmek için.Madem gönüllü olmuyordu öyleyse zorla olacaktı.Gülsüm'ü soymaya başladı.Çırpınmalar bir süre sonra ağlamalara,daha sonra da yalvarmalara bıraktı.Reşit'i aklı başında değildi ki denilenleri duyabilsin.Gülsüm sustuğunda ise herşey bitmişti.
Ne genç kızlığı kalmıştı,ne telli duvaklı gelinliği ve ne de okulu,öğretmenliği.Herşey bitmişti.
Ertesi sabah ve sonraki sabah ta orman içlerinde uyandılar.Gülsüm kirlenmişti.Reşit havalarda uçuyordu.Artık benim oldun, diyordu.Arkadaşlarından biri farketti benzinin bitmek üzere olduğunu.Çaresiz asfalta çıkılacaktı.Hem daha kaç gün ormanda gezip duracaklardı ki.İstemeden de olsa herşey olmuş bitmişti.Bulıunurdu herşeyin bir çaresi.
Durdukları benzincideki çocuk tanıdı onları.Jandarma gelip haber vermişti olayı.Hemen telefon ettiler Jandarmaya ve 10 kilometre ileride çevirirdiler etraflarını.Karakola giderlerken babam ne yapar eder beni kurtarır,diye düşünüyordu Reşit.
Ağır Cezalıktı suç.Herşey ortadaydı.Denizli'nin en meşhur Avukatlarından birini tuttular hemen.Para peşin verilmiş ,çocukların bir an evvel az bir cezayla kurtulması bekleniyordu.
Evdeki hesap çarşıya uymadı.Olayda bir suça uygulanacak tüm unsurlar vardı.Gece yapılmıştı,ağırlaştı.Silah vardı,ağırlaştı.Birden çok kişi suçu birlikte işlemişti,ağırlaştı.Mahkeme heyetinde bir de kadın üye vardı ki sanıklara bakışı bile içinden geçenleri anlamaya yeter de artardı bile.Mahkemenin karar günü geldiğinde sanıkları hepsi de iki dirhem bir çekirdek
giyinmişler,başlarını yan yatırarak sessizce ayakta bekliyorlardı.
Karar açıklandığında salon derin bir sessizliğe gömüldü.Gençlerden bazıları adam mı öldürdük biz?diye bağırıyorlardı.Reşit 24 yıl hapis cezası almış,diğerleri de yardım ve yataklıktan 12'şer yıl hapis cezasına çarptırılmışlardı.
Avukatın bürosuna öfke içinde girenlere Avukat yeni bir yol öneriyordu.Benim burada yapabileceğim bu,dedi.Kararı heyet verdi.
Temyiz edeceğiz.Temyizde çocukları kurtarmanın yolu çok kuvvetli bi avukat tutmalısınız Ankara'dan.Böylece sorumluluğu Ankaradaki avukata yüklemek kolaylaşacaktı.
Aylar sonra Temyiz sonucu belli oldu.Yargıtay cezayı aynen onamıştı.Cezalar çekilecekti.Ankaradaki eski milletvekili yeni Avukat da etkili olamamıştı.Yapacak birşey kalmamıştı.Son çare,dedi Avukat:Gülsüm evlenmeyi kabul ederse ,cezalar
ertelenir.O zaman kurtulurlar.Gülsüm ise olaydan sonra Muğlaya götürülmüş ve bir akrabalarının yanına yerleştirilmişti.Kız tarafının evliliği Kabul etmediklerini söylediler.Çaresiz büroyu terkettiler.
Birkaç ay sonra bir gün Reşit ve arkadaşları büroya geldiler.Biz evlendik,dedi Reşit.Hayırlı olsun dedi,Avukat.
6 ay kadar sonraydı sanırım,Avukat bürodayken kapı çalındı.Gelen Reşit'in babasıydı.Kız boşanmak istiyormuş.Boşanma davasını siz alır mısınız diyordu...Yapılan evlilik değildi ki zaten..

Hiç yorum yok: