Temmuz 28, 2009

mola

YALIKAVAK'TA UZUN YAZ TATİLİNİN SONU
4 Aydan beri hayatımın en uzun tatilindeyim Yalıkavak'ta.Bu süre içinde bi ev kiralayıp,basit eşyalarla döşedim ve günlük hayatıma yeter bir düzen kurdum.Çevreyi gezdim,insanlarla tanıştım,yürüyüşler yaptım,fotoğraf çektim.Deniz mevsimi gelince de her gün denize girdim,çok uzun zamandır hiç olmadığı kadar da kitap okudum.
Bunların son üç'ü gayet güzel kitaplardı.kısaca tanıtayım;
İki Esir;romantik iki genç arasında başlayan fırtınalı ve tutkulu aşk 100.sayfada mutlu son halini alıyor ama roman da tam bu noktada esas konuya başlıyor.1.Dünya savaşının başlamasıyla Kazakistan'ın ücra bir şehrinde erkeğin 7 yıl süren esareti ve aynı sürede yalnız başına kalan genç bir kadın'ın Budapeşte'deki sivil esareti.Acaba ilk önce hangisi hayatına yeni birisini almıştır ,dersiniz?
Rus Senfonisi;Yine Rusyada geçen sürgün bir hayatın anlatıldığı mükemmel bir roman.Alman oldukları için önce Polonya'ya sürülen anne baba ve onların 2.Dünya savaşında Polonya'nın Ruslarca işgali üzerine Rusya'ya sürülen çocukları.Bu çocukların ikisi arasında doğan aşk ve komünist yönetimin kırsaldaki hallerinin anlatıldığı çok güzel bir roman. İki insanın birbirine bağlılığının boyutlarını anlatmak mümkün değil.Önceki roman sevilenin bir kalpten siliniş süreciyken bu roman sevilen için fedakarlığı ortaya koyuyor.
Peter S'nin iğfali;Değişik bir anlayış ve şaşırtıcı olaylar ile Amerikan yaşam tarzı ortaya konmuş.Erkeklerin çalıştığı bir randevuevi fikri üzerinde yürüyen roman acımasız Amerikan kapitalizmini çok güzel ifade etmiş.Yer yer erotizm varsa da ,o kadar da romanın gereksinimi halinde sunulmuş ki hiç rahatsız etmiyor.Bu da güzel bir roman.
Bütün bu romanlar Yalıkavak İskele Kafe'den alıp okuyup yerine koyduğum kitaplardan birkaçı.Bir tane de ben hediye ettim.
Neticede herşey insanla başlayıp onunla bitiyor.Ben de sosyal yönden Yalıkavak'ta sıkıldım.İnsan cennette bile olsa yalnız çekilmiyor.Bu uzun tatili bitirip Denizliye dönmeye karar verdim.Denizli'de çok güzel bir ortam mı var sanki?Hayır ama gene de akraba ortamında biraz zaman geçireyim bakalım.Bundan sonra hareketli ve renkli bir hayat geçirmek istiyorum.Sıkılıncaya kadar bir yere yerleşmek ve sıkılınca ara vermek.Olabildiği kadarıyla.Mesela Fethiye'de bir kış geçirmek veya İstanbul'da 6 ay yaşamak gibi.Göçmen kuşlar benzeri.Atalarımız göçmen ne de olsa....Yine de burası Türkiye.Hayaller ile gerçekler herzaman üstüste çakışmıyor,hayırlısı,Hadi bana müsaade.
ÖSS'de derece yapan ve Koç Hukuk düşünen Tunay Altay'ı da kutluyorum.Yolu açık olsun tüm Mustafa Kaynaklıların.

Hiç yorum yok: