Eylül 03, 2007

DİDİM

Agustos ayı nın 6 sından sonra Denızlıdeydım ve sagolsun Dedem'ın torunları, akrabanın akrabaya etmesı gereken ezıyetı ettıler.Mıras malı tarlaları paylasmada anlasamayıp Mahkemece satısına gıttıler.Çözümsüzlük le gecen günlerle enerjimi bitirdiler.Ben de kacmak ıcın ılk fırsatı degerlendırdım.
Gecen defa dedıgım gıbı ''Agustos bır yaz ay'ı ve yazları ıskalayan hayatı ıskalar'' dusuncesınden hareketle Dıdım'e gıttım.Dıdım Akbük bır sıte cennetı.Dag tas sıte dolu.Yazlıkcılar artık donuyorlardı ve ben de bol bol denız- gunes- kum yaptım.
Yazlıkcıların bırkısmı sabah önce yürüyüş sonra yüzme ıle güne baslıyor.Bazıları balık gıbı yuzuyor.Bazıları da gec vakıt kalkıp ögle sıcagında sahılde vakıt gecırıyor.
Yaygın olarak okumuyor ve bunun yerine okey oynuyorlar.Hacı olan bır yakınım ( İkinci dereceden akraba) ''namazımı kılayım da sonra oynarız'' diyebiliyor.En yaygın işler,yeme ,yüme,yatıp uyuma ,yüzme,evlerde toplanıp çay-börek toplantısı.
Bır şakacı esnaf ile şakacı hanımı;
Erkek-Hanım hatırlat ta müşteriler gittikten sonra seni bir döveyim..
Hanım-Sıkar o biraz.
Hanım-Gecen gün bana ucan tekme attı.Ayagını bir tuttum.Adam yerde.....
gibi hos diyaloglarla anlasıyorlardı.
Bır esnaf yaz mevsimi gelirinin azlıgından şikayet edip sucu Baykal' a yükledi.Ortalıkta hareket yok.Para dönmüyor.
Neyse,bu yaz da deniz özlemini gıderdik.Ama Beyagac Erenbaba gezısı seneye kaldı artık.

Hiç yorum yok: